Bir eleştirmen, "her mühendisin çekmecesinde yayınlanmamış bir roman bulunur" demişti...
Bunu Oğuz Atay'a çamur atmak için söylemişti.
İkisi de öldü gitti ama Oğuz Atay yaşıyor.
Şimdi biz de "her emekli generalin gönlünde bir Atatürk kitabı yazmak yatar" desek...
"Apoletsiz generaller" bu işi onlara bırakmadıkları için yazamıyorlar çoğu...
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz bu çemberi kırmış. İlker Başbuğ da kırmıştı.
Pek kimsenin okumadığı bu tür kitapların reklamı memur gazetelerinde yapılır. (Gene kimsenin okumadığı makaleleri de bu gazetelerde yayınlanır.) Bu kitaplarda Atatürk uzun uzadıya övülür.
Para verip alan pek çıkmadığı için de cahillere kupon karşılığı dağıtılır genellikle.
İyi. Güzel. Yazsınlar elbette. Övsünler tabii.
Ama bu işin "tehlikeli" tarafı, her birinin "kendi kafasına göre" bir Atatürkçülük uydurmasıdır.
İş gelir, acemi erlere eğitim alanlarındaki anfilerde ezberletilen on iki maddelik "amentüye" dayanır. (On iki miydi on dört müydü? Geçmiş gün, unuttum.) En büyük asker, en büyük devlet adamı, en büyük devrimci, en büyük öğretmen, daha aklınıza ne gelirse...
***
Bu muhabbetin ilginç yanı, hazretlerin sürekli ezberlerini tekrarlamaları ve durup düşünmemeleridir.***
Hazin olan, bu emekli generalin, bunca atıp tuttuktan sonra oyunu CHP'ye yani Atatürk'ün yolunu çoktan terketmiş olan partiye verecek olmasıdır.
Yoksa Akşener'e mi?
HDP'nin müttefiklerine mi yani?
Yoksa Muharrem'e mi?
Beş dakika oturup düşünebiliyor mu acaba kopmakta olan yaygara üzerinde?
Aman, paşanın ezberini bozmayalım. Rahatı kaçmasın.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz