Eski Yunan tapınaklarında, tapınak hangi tanrıya adandıysa o tanrının bir büyük heykeli, bir de küçük heykeli bulunurdu. (Yok yahu, Rodos'u anlatmayacağım, Ankara'yı anlatacağım.)
Tanrının çağırınca gelip bu heykelin "içine girdiği" varsayılırdı.
Tapınakta asıl büyük heykelin bulunduğu "kutsallar kutsalı" bölüme girmesi yasak olan sıradan halk dışarıda toplanır, rahipler tapınağın alınlığındaki pencereden halka bu heykellerden küçüğünü gösterirlerdi.
Buna da "epifani" denirdi, tanrının insanlara görünmesi!
Geçen gün de Atatürk insanlara görünmüş. 30 Ağustos nedeniyle gerçekleşen bu epifani dört gün önce, 26 Ağustos'ta gözlenmiş ama artık o kadar olacak.
Bu görünme maalesef bazı Türk faşistlerinin heyecanla bekledikleri gibi "Mevlana türbesinden yükselecek bir lazer ışınına tutunup aşağı inme" şeklinde bir mucize değil...
Ankara'da, Anıtkabir'de görünmüş.
Gerçi her yıl haziran ayının belli günlerinde Ardahan'ın Damal ilçesinin Gündeş köyünde Karadağ yamaçlarına gölgesi vuruyor (bu sene hava muhalefeti nedeniyle biraz geç vurdu) ama bu o da değil...
Anıtkabir'in avlusunda görünmüş.
Binlerce kişi "tek yürek" olmuş, havadan bakınca görünen bir Atatürk portresi oluşturmuşlar, kim olduğu belki anlaşılmaz diye altında imzası da var.
Aşırı sıcağa rağmen kapkara elbiseler giymişler, üç buçuk saatte biraraya gelmişler, yarım saat da kıpırdamadan durmuşlar.
Hani şu, Taksim olaylarının ertesinde "iyi sıhhatte olsunlara esas duruş gösteren" çocukların "duran adam" eylemi gibi.
Bu tür atraksiyonlar stadyumlarda yapılırdı, takımlarının renklerinde pankartlar açan seyirciler bir tablo oluştururlardı (yeteneksiz maç spikeri ağzıyla "kaaareografi"!)
Komünist Bulgaristan'dan alınmış bir uygulamadır.
Muhalif basın zevkten dört köşe oldu, çünkü bu siyahlılardan bir genç kız, Anıtkabir'de güneşin altında nöbet bekleyen askerlerden birinin terini silmiş! ("Nasyonal erotizm" olsa gerek.)
Gençler bol bol da "selfie" çekmişler ve bu günü "ölümsüzleştirmişler", postalcı gazeteler öyle diyorlar. Hayrettir, kendi kafasından aşağı kovayla buzlu su döken salağa rastlanmamış. Sıcakta daha anlamlı bir etkinlik olurdu. Fakat fenalık geçirenlere sağlık ekipleri "müdahale etmişler" (gene yeteneksiz maç spikeri ağzıyla "tedavileri gerçekleştirilmiş"...)
Eh, bu arada hükümeti destekleyen bazı televizyonların kameraman ve muhabirleri de tartaklanmış tabii, artık o kadarcık da olacak.
Eminim iktidar tir tir titremiştir.
Yirmi yıl kadar önce, kocasının fotoğraf çekip yabancı basına satabilmesi için bir hanım elinde tuttuğu Atatürk ikonasını gösterince "yobazlar" nasıl tir tir titremişlerdi?... Hatta hanıma "cesur yürek" lakabı tesmiye olunmuştu...
Şimdi Anıtkabir avlusunda tezahür eden bu efipani üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın istifa edip "Nutuk hatimi" indirmeye yönelmesi, Başbakan Davutoğlu'nun da görevi bırakıp bakkal dükkânı açması bekleniyor.