Halkımıza "ampul kafalı, cahil, çomar, göbeğini kaşıyan ayılar" nazarıyla bakan CHP'li bir kadın, 16 yaşındaki bir kızımıza sırf başörtüsü taktığı için minibüste küfür ederek tekme tokat saldırdı.
Saldırganın aynı zamanda sosyal medya hesabından da muhafazakâr kesime sürekli hakaretler ortaya çıktı.
Bu kafa, İstanbul Üniversitesi'nde hemşirelik bölümünü birincilikle bitiren bir kızı sırf tesettürlü olduğu için yaka paça törenden attıran kafadır.
Bu kafa, Merve Kavakçı için TBMM'de, "Şu kadına biri haddini bildirsin" diyen kafadır.
Bu kafa, Nur Serter'e ikna odaları kurduran kafadır.
Bu kafa, kendileri iktidarda olsa bize yaşam tarzlarını zorla dayatacak kafadır.
Oysaki, "inanç özgürlüğü" gereği herkesin aynı hayat tarzına göre yaşama mecburiyeti yoktur ve olamaz. Böyle bir şeyi ancak İsmetçiler yani CHP zihniyetinde olanlar dayatabilir!
Zira CHP'nin 90 yıldır kendi yaşam tarzını zorla halkımıza dayattığını ve bunu bir tahakküm unsuru olarak kullandığını çok iyi biliyoruz.
Aslında genç kızımıza vahşice saldıran ressam bozuntusu kadının ve o zihniyette olan bir takım gamlı baykuşların en büyük derdi artık kendi yaşam tarzlarını bize dayatamamalarıdır. Bunları geren özetle budur. Zira herkes kendi eteğindekini döker.
Sessiz çoğunluğu temsil eden sağduyulu halkımız bu kafa yapısında olan "azgın azınlığa" referandumda "Evet" diyerek yani bu zihniyeti çöpe atarak gerekli yanıtı verecektir.
Fransız polislerin tecavüzü
Hatırlarsanız birkaç ay önce Nanterre'de (Paris'te) polislerin uyguladığı şiddet yüzünden bir genç katledilmişti...
Geçen hafta da 4 Fransız polisi 22 yaşındaki Afrika kökenli Theo'ya şiddet uygulayarak copla tecavüz etmiş. Orada bulunan biri de bu tecavüzü kameraya almış. İyi ki almış. Yoksa olay devlet tarafından örtbas edilecekti.
Olayın görüntüleri sosyal medyada yayılınca Fransa'da kıyamet koptu tabii.
İşin ilginç yanı Fransız yargıçlar suçun vasfını "tecavüz" olarak değil copla yapılan "şiddet" olarak yorumlamışlar. Hatta polislerin varoş bölgelerde çalışırken stres altında olduklarından falan da bahsederek cezada indirime gitmişler. Üstelik bu naneleri ortada kamera kayıtları ile sabit olan bir tecavüz suçu varken yemişler.
Hal böyle olunca polisler 4 günlük gözaltından sonra serbest bırakılmış.
Bu hadise Fransız yargıçlarının hak, hukuk ve adalet mefhumlarına ne kadar Fransız olduklarını yeterince gösteriyor sanırım. O yüzden bu herifler her fırsatta bize insan hakları teranelerini okumaya falan kalkmasınlar. Önce aynaya baksınlar!
Böylece Fransa Cumhurbaşkanı'nın ve İçişleri Bakanı'nın hastanede Theo'yu ziyareti esnasında adaletin sağlanacağına dair verdikleri sözler de çöpe gitmiş oldu.
Fransız polisinin yediği bu halt, ülkemizde polisimize taşla, sopayla veya molotofla saldıranlara polisimiz karşılık verince "orantısız güç" kullanılıyor diye polisimizi eleştiren ve bizi ABD'ye veya Avrupa'ya şikayet eden gazeteci kılıklı liberal eşeklere küpe olsun! Totişleri yiyorsa bu elim olaydan dolayı bassınlar kalayı Fransız polisine!
Haddimizi bildirecek paşanın başı dertte!
Michael Flynn isminde Amerikalı bir paşa var. Gene Neocon'lardan. Amerikalılar onu "sert asker" olarak tanıyor. Şimdi de Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı.
Ne acıdır ki, söz konusu paşa 15 Temmuz gecesi "İslâmi bir devlete doğru dönüşen Türkiye'de ordunun yönetime el koyması..." gibi ifadelerle FETÖ'cü darbecileri öven bir konuşma yapmış...
Paşa, darbe girişimi başarısız olunca ve Trump'ın danışmanı olacağını anlayınca makas değiştirerek The Hill gazetesinde "Fetullah Gülen için ılımlı deniyor, ama o bir radikal İslamcı ve Türkiye'ye iade edilmeli" içerikli bir makaleyi kaleme almış.
İşte şu sıralar bu paşanın başı Trump'la ve Beyaz Saray'la dertte.
Zira Flynn'ın göreve başlamadan önce Rusya'nın ABD Büyükelçisi ile Rusya'ya yönelik yaptırımlar hakkında görüştüğü iddia edildi. Flynn önce bu iddiaları yalanlasa da daha sonra kabul etmek zorunda kaldı.
ABD yasalarına göre resmi görevi olmayan birinin dış politika yürütmesi suç.
Doğrusu Flynn'ın Rusya ile olan ilişkileri daha önce de Amerikan medyasının sorguladığı bir konuydu.
Geçenlerde Trump'ın politika danışmanı Stephen Miller'e Trump'ın Flynn'e güvenip güvenmediği soruldu. Miller'in bu soruyu "Bunu başkana sorun" şeklinde yanıtlaması yani paşayı savunmaması Amerikan ve İngiliz medyasında gündem oldu.
Hasılı Flynn hakkındaki söylemler yüzünden dün istifa etmek zorunda kaldı.
Eee bundan bize ne?
Bize şu: Bir takım muhalif köşe yazarları Türkiye'nin Şanghay'a üyeliği gibi ABD'yi rahatsız eden konular yüzünden Amerika'daki şahin kanadı temsil eden Flynn'ın bize (sözde) haddimizi bildireceğini (hatta bir tanesi alçakça paşanın, ülkemizde Şanghay üyeliğini dile getirenleri "ham" yapacağını) Türkiye'yi küçümseyerek ukala bir dille yazmışlardı..
Bendeniz, paşanın istifasıyla ona bel bağlayan sözde köşe yazarlarının mor renge dönüşen abus suratlarını merak ediyorum doğrusu.
Son tahlilde, Türkiye'nin başına çorap örmek isteyenleri Allah bir şekilde bertaraf ediyor. Bu da 15 yıldır olumsuz her hadisede tanık olduğumuz bir gerçek. Özetle, ne yaparsanız boş!