Gelişim teorisyenleri iyi bilir. 3-6 yaş civarında "Egosantrik bir dönem" vardır. İnsanoğlunun gelişim evrelerinden birisidir bu. Bu dönemde çocuklar bencil ve benmerkezci olurlar. Karşılaştıkları her yeni şeye "HAYIR" derler.
Her olaya bencilce yaklaşırlar, her problemi benmerkezci bakış açısıyla çözmeye çalışırlar. Ama bu esnada sağlıklı düşünme becerileri de henüz gelişmemiştir.
Egosantrizm, çocuklarda görüldüğünde hayatı kendilerinden başlayarak anlamlandırmaya çalışmaları açısından normal karşılansa da bu durum yetişkinlerde görülürse ruhsal bozukluk veya davranış bozukluğu olarak kabul edilir.
Anlaşılan CHP'liler henüz egosantrik dönemden çıkamamışlar. O yüzden memleketin ve milletin lehine olan her yeni şeye bodoslama "Hayır" diyorlar.
"Yeter ki benim istediğim olsun, yeter ki Erdoğan kazanmasın, onun dediği olmasın" deyip, tepişip duruyorlar.
Şimdi anladınız mı bu adamların niçin 1. köprüye, 2. köprüye, 3. köprüye, Marmaray'a, Metrobüs'e, Avrasya tüneline, 3. Havalimanı'na, Kanal İstanbul'a, yerli savaş sanayisine velhasılı ülke yararına olan herşeye "Hayır" demelerinin nedenini.
Amerikan kafası
Tipik Amerikan liberalizmini betimleyen bir bakış açısı vardır. Seçime kadar "Demokrasi, özgürlük, halk, özgür irade" deyip dururlar ama sonuç istedikleri gibi çıkmayınca da "Beyaz Saray'ı havaya uçurmak istiyorum" diyen Madonna'yı sahneye çıkarıp "Sevgi ayaklanması"(!) çıkarmaya çalışırlar.
Bir bakıyoruz. Aaa o da ne?! Tam olarak bizim CHP kafası. Önce demokrasiden, demokrasinin güzelliklerinden bahsediyorlar. Demokrasi için herşeyi yapacaklarını, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu söylüyorlar. Sonra da seçimden istedikleri sonuç çıkmayınca halka "koyun", "çomar", "göbeğini kaşıyan ayılar" diyorlar. Oldu canım, suyundan da koyayım mı?
Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanına gece gündüz "Diktatör" de. Ama Cumhurbaşkanının sorumluluğunu öngören, gerektiğinde yargılanmasını sağlayan Anayasa değişikliğine "Hayır" de.
Sözde darbeye ve darbecilere hayır de. Ama darbeyi sonsuza kadar ortadan kaldıracak bir Anayasa değişikliğine "Hayır" de. Darbelere zemin hazırlayan bir anayasayı değiştirmekten bu denli kaçın yani.
Şimdi bu perhiz midir, lahana turşusu mudur?
Parlamenter sistemi Fransa'dan arakladık!
Mevcut parlamenter sistemi Fransa'dan arakladığımızı bilmeyen yoktur herhalde. Fransa bile bu köhne sistemi 1958 yılında, tam 59 yıl önce tarihin çöplüğüne attı, yarı başkanlık sistemine geçti.
Demek ki bu sistem artık işe yaramıyor. Geriletiyor, engel oluyor, işlevini kaybetmiş durumda. Eee biz daha neyin kafasını yaşıyoruz, neyin kavgasını veriyoruz o zaman?
Eğer yeni sistem CHP'lilerin anlattığı kadar kötü olsaydı Finlandiya, Fransa veya ABD bu sistemle ülkelerini yönetirler miydi?
Batılı devletler yarı (veya tam) başkanlık sistemini kullanınca "Süper" biz kullanınca "Tu kaka" öyle mi? Hadi yürüyün be. Referandumda vermem size hayır mayır.
"Evet"te hayır vardır!
Rıdvan Dilmen, Arda Turan, Burak Yılmaz ve Murat Boz gibi bir çok ünlü isim, Anayasa Referandumu için sosyal medyadan "Evet" kampanyası başlattılar.
Bu da her şeye itiraz eden, her hayra "Hayır" diyen CHP'lileri çok fena kızdırdı tabii.
Ünlüler üzerinden ideolojilerini yaymaya fazlasıyla alışkın olan burjuvazik mahluklar başladılar şeytana uyma diye vızıklanmaya.
Meltem Cumbul referandum oyunun "Hayır" olduğunu açıkladığı için cesur ve özgürlükçü, "Evet" oyunu açıklayan ünlüler ise "Yalaka" ilan edildi.
Bir yandan sokak sokak "Hayır"ı örgütlemeye, bir yandan da sosyal medya üzerinden kışkırtıcı ve yaftalayıcı üsluplarla "Evet" diyecek olanları linç etmeye başladılar.
Ne kadar örgütlenirseniz örgütlenin, ne kadar millete manipülasyonlarla Anayasa Referandumu'nda "Hayır" demeyi empoze etmeye çalışırsanız çalışın, ne kadar slogan atarken afilli kelimeler kullanırsanız kullanın bu milleti PKK ile aynı safta olmaya ikna edemezsiniz!
Rahmetli Özal'ın güzel bir sözü var: "Ben bir icraat yapacağım zaman sol kafaların yazdıklarına bakarım. Eğer hiç sesleri çıkmıyorsa o projeyi yapmam rafa kaldırırırm. Yarısının sesi çıkıyor, yarısının sesi çıkmıyor ise o projeyi yeniler öyle yaparım." Ne basiretli adammış. Tabii sol kafalar bu basirete katlanamayıp adamcağızı zehirleyiverdiler...
Gerçekten bu anayasa değişikliği paketinin milletin hayrına olduğunun ilk delili CHP'nin buna karşı çıkmasıdır diyebiliriz. Buna bir de HDP, PKK, TAK, FETÖ ve DAİŞ (AB-ABD) denen hayırcı cepheyi de eklersek durum hepten netleşir sanırım.
Onlarla aynı cephede olmamak için bile "Evet" demek yeterli aslında. Ama biz biraz daha neden "Evet" diyeceğimizi irdeleyelim.
Bu Anayasa değişikliği ile bürokratik, jüristokratik ve askeri vesayetlerin kökü tamamen kazınıyor.
Erken seçim, koalisyon, güven oylaması, yeni kabinenin sunulması ve onaylanması, hükümet veya bakan düşürmek gibi istikrar katili ve hız düşürücü uygulamalar yok bu sistemde.
Düşünsenize bu anayasa değişikliği ile sorumsuz bir cumhurbaşkanından sorumlu bir cumhurbaşkanına geçiş sağlanıyor.
550 vekilden 600 vekile çıkılarak halkın daha fazla temsil edilmesi sağlanıyor.
Milletvekili seçilme yaşı 25'ten 18'e düşürülerek seçmenler arasındaki negatif ayrımcılık sona erdiriliyor. Her seçmene aynı zamanda aday olma imkanı verilmiş oluyor yani.
Vekillerin görev süresi ekonomik, sosyal ve siyasal istikrarın devamı için 4 yıldan 5 yıla çıkarılıyor. Anlayacağınız değişiklilklerin hepsi halkımızın ve demokrasimizin lehine.
Sonuç olarak, ben de ülkemin daha güçlü, istikrarlı ve huzurlu bir ülke olması için Anayasa değişikliğine "Evet" diyorum, ülkesini gerçekten seven duyarlı vatandaşları da "Evet" demeye davet ediyorum.