Her ne kadar hala CHP adayı olmadığını iddia edip algı oluşturmaya çalışsalar da CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Ayşe Arman ile yaptığı röportaj çok konuşuldu. Şüphesiz sohbette çok önemli detaylar, ayrıntılar, CHP içine ve dışına, delegelere, Kılıçdaroğlu'na mesajlar vardır. Ancak beni ilgilendiren husus başlıkta da söylediğim konu. İnce'nin gerçekle olan bağının henüz kopmamış bir CHP'li olması yani.
Röportajdan bir bölümü alıntılayarak açayım.
İnce: Bunlar tehlikeli insanlar! (Daha önce de şizofren olarak nitelendirdiği CHP seçmenlerinden bahsediyor. İ.K.) Diyorlar ki, "YSK'nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!" Ona dikkat etmişler.
Arman: Neden yoktu peki?
İnce: E çünkü yolda giderken ayran döküldü ceketime! Ben de o anda ceketi değiştirdim ve unuttum rozeti takmayı.
İşte bu kadar basit. Çünkü gerçekler çok basittir, kompleks değildir. Her sözün altında, her takılmayan rozetin arkasında bir mesaj, farklı bir gerçeklik arayan CHP'li kitleler ile mücadele ediyor İnce son birkaç açıklamasında. İşte tam da bu noktayı önemsiyorum ve İnce'nin CHP için bir şans olabileceğini düşünüyorum. Sadece gerçeklik algısının hala kopmamış olmasından yola çıkarak elbette. Yoksa baktığınızda Muharrem İnce ile Kılıçdaroğlu arasında birçok açıdan hiçbir fark yok. Üslupları sorunlu, seviye konusunda benzer durumdalar, kampanyası boyunca İnce'nin yalanları diye internet sitesi kurulacaktı neredeyse. Kılıçdaroğlu'nun yalanları yıllardır neredeyse bir külliyata sığacak kadar var zaten. Dolayısıyla bu iki CHP'li arasında çok bir fark yok. Ancak İnce'nin "e ayran döküldü, rozet eski cekette kaldı hepsi bu" bakış açısı Kılıçdaroğlu'dan katbekat iyi durumda. Yani gerçekle bağı daha kuvvetli İnce'nin.
Ancak şöyle bir durumu da parantez içinde anlatmak isterim yeri gelmişken.
Dikkat ederseniz yıllardır izlediğimiz Kılıçdaroğlu üzerine ayran dökülen bir figür olamadı hiçbir zaman. İnsana dair, insan hatalarına dair hiçbir şey yok yaratmaya çalıştıkları Kılıçdaroğlu algısında. Reklam filmlerini izleyin örneğin. Ceketi, gömleği muazzam düzenli, düzgün. Gömlekte en ufak bir sarkma yok. Ayakkabıları o kadar gerçek üstü ki sanki çizilmiş bir resim izliyorsunuz. Gözlükler de öyle. Gerçek bir insan değil sanki. Kusursuz bir insan portresi, bir nevi yeni nesil robotlar gibi. Muharrem İnce'nin görüntüleri öyle değil. Göbeği gömleğini zorluyor. Ceketi üstüne tam oturmuyor. Çoğunda terli görüntüleri gösteriliyor. Ayakkabıları mutlaka yine pahalıdır ancak görüntüsü yapay değil, üzerinde biraz toz var, biraz yıpranmış en azından.
Parantezi burada kapatalım.
İnce'nin en azından Kılıçdaroğlu'na nazaran gerçekle bağının daha kuvvetli olması hem CHP, hem muhalefet ve CHP seçmeninin akıl sağlığı açısından daha pozitif bir CHP genel başkanı olabileceğini düşünmeme sebep oluyor.
Seçim sonrası ilk açıklamasında da; kendisinin tehdit edildiği, eşinin kaçırıldığı, askerlerin tv kanallarına baskın yaptığı söylentilerine karşı sert ifadeler kullanmıştı. Bu söylentileri yayanlara da şizofren demişti. CHP seçmeninin önemli bir yüzdesi bu söylentilere inandı.
Arman ile röportajında şu sözleri önemli İnce'nin.
İnce: Bunlar delirmiş! Bunları yazanlar gerçekten hasta. Yok eşimi kaçırmışlar, yok sarayda albaylar varmış... Ya rüya gördüler ya gerçekten hastalar! Başka bir açıklaması yok.
Arman: Belki de sizi desteklemek için böyle söylüyorlar.
İnce: Aman yok, böyle destek olmaz olsun! Bunlar tehlikeli insanlar! Diyorlar ki, "YSK'nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!" Ona dikkat etmişler.
İnce'nin; "Bunlar delirmiş, olmaz olsun bunların desteği" dediği kesim CHP seçmeni. Muharrem İnce de çok iyi biliyor ki bu söylentileri yayanlar, bunlara inananlar azınlık falan değiller CHP'de. Gözünüzün önüne teknoloji ile bağı kopmuş, hafızaları zayıflamış, algıları düşmüş yaşlı CHP üyeleri gelmesin. En parlak olduğu düşünülen CHP'liler inanıyor bu söylentilere. İyi okullarda okuyanlar, yurtdışında eğitim görenler de var aralarında. AK Parti'ye oy verenleri cahil, göbeğini kaşıyanlar olarak tarif eden ve her şeyi bildiğini sanan bu insanlar, mührün uçabildiğine, rozetin takılmamasının bir mesaj verdiğine, İnce'nin eşinin kaçırıldığına inanıyorlar. Zira İnce'nin dediği gibi, hasta bunlar.
Gerçeklikle bağını koparan bu hasta kitleye en iyi cevabı da Muharrem İnce veriyor. İki kez kamuoyu önüne çıktı seçimden sonra. İkisinde de bu konuyu gündeme getirdi. Bence CHP için bu bir şans. Bunu değerlendirsinler. İktidar olamazlar orası ayrı ama kendi akıl sağlıklarını korumaları için gerçeklikle bağı olan bir ismin arkasında yürümeleri önemli. Zira, Kılıçdaroğlu son yaptığı konuşmada "biz değil onlar yenildi" açıklamalarıyla gerçeklikle bağ kurmamak için direndiğini gösterdi bize.