İdris Kardaş

İdris Kardaş

14 Haziran 2018, Perşembe

Siz bilmezsiniz, buna siyaset diyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti mahalle başkanları ile bir toplantı yaptı geçtiğimiz günlerde. Toplantıdan bir video dün sosyal medyada ve diğer internet gazetelerinde son dakika ve acil kodlarıyla verildi. Gizli çekim olduğu not düşülen haberlerde, Erdoğan'ın tehlikeli ve kimsenin duymaması gereken şeyler söylediği intibası uyandırmaya özen gösterdiler.

Nitekim HDP de çok geçmeden açıklama yaptı. "AKP Genel Başkanı Erdoğan açıkça suça teşvik ediyor. HDP'yi baraj altında bırakmak için hile ve baskıyla oylarımızı çalmayı planlıyor."

HDP'li vekiller, onlara yanlayan CHP'liler, hem HDP'ye hem de CHP'ye yanlayan gazeteciler, katillerden demokrasi bekleyen aydınlar, sigara izmaritini yere atmayan terör örgütlerini bağrına basan ekolojistler ve PKK'dan emanet oy verdikleri için fırça yiyen diğerleri tüm gece boyunca Erdoğan'ın mahalle temsilcileri ile yaptığı toplantıyı kriminalize etmeye ve Erdoğan'ın söylediklerinde suç unsuru varmış gibi göstermeye çalıştılar.

Mağarada "hevalleriyle" nereyi bombalayacaklarının, hangi otobüs duraklarında çocukları katledeceklerinin, kaç çocuğu babasız bırakacaklarının planını yapan bir örgüt lideri havası verdiler bu toplantıya ve Erdoğan'a. Tüm bunları yapan Karayılan, Bayık ve PKK'yı hayatlarında bir kez bile böyle kriminalize etmediler, suçlu gözüyle bakmadılar bu kesimler.

Peki, gerçekte olan neydi ona bakalım birlikte.

Öncelikle mahalle başkanları kimler onu açıklayalım. Öyle ya HDP ve çevresi siyaset yapmak zorunda olmadıkları için bu kavramlara yabancılar. 1 Kasım seçimlerinde PKK yöneticisi Bese Hozat'ın açıklamasını hemen hatırlatalım. "Bu mücadele ve direniş olmasaydı HDP'nin barajı aşması söz konusu dahi olamazdı." Sadece Hozat mı? Cemil Bayık da "Biz olmasak HDP yüzde 5 oy alamazdı" açıklaması yaptı 1 Kasım seçimlerinden sonra.

Silahla, şiddetle, baskıyla, korkuyla, ölümü gösterip sıtmaya razı etmekle oy toplayan HDP ve çevresindeki emanet oy sahipleri CHP'liler, mahalle başkanlarını elbette kendi "hevalleriyle" yani teröristleriyle, grup sorumlularıyla, yada bölge sorumlularıyla karıştırıyor olabilirler.

Ama işin aslı öyle değil. Mahalle başkanları AK Parti'nin kılcal damarlarıdır. Her mahallede mahalle başkanları ve onların yönetim kurulları vardır. Ayrıca kadın ve gençlik mahalle başkanlıkları da vardır. Bu insanlar, bulundukları mahallelerde siyaset içerisinde sivil yollarla ikna sanatını kullanarak insanlardan, daha doğrusu komşularından oy toplamaya çalışan gönüllülerdir. Adı üstünde mahalle. Dolayısıyla herkes birbirinin komşusu aslında. Yani bırakın kötülük yapmayı, tehdit etmeyi; kimse kimseye kötü gözle bile bakmaz. Çocukları birbirine arkadaştır. Hanımlar birbirlerinin evlerine gidip gelirler. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözde o çok gizli toplantıda bu insanlarla bir araya geldi.

Peki ne anlatıyordu Erdoğan mahalle başkanlarına?

"Yani bizim arkadaşlarımızdan önce onlar (diğer partiler) gelmemeli. Sandık müşahitlerimiz, müşahitler noktasında sandık kurulu üyelerinin dışında, sandık müşahitleriyle bizim oralara takviye yapmamız lazım. Olur ya, diğerlerinden gelmeyen olursa sandık kurulu başkanı kimse, oradan kimi alacak? Müşahitlerden kim varsa, önce gelen kimse onun hakkıdır. O, sandık kurulunun ikinci ya da üçüncü üyesi olabilir."

"Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Dolayısıyla da, her ilçede arkadaşlarım, özellikle onlar üzerinde çok farklı çalışması lazım. Çünkü siz kim, kimdir bunu biliyorsunuz. Mahalle temsilcilerimiz zaten kimin kim olduğunu bilmiyorsa bu görevi bıraksın. Alacaksınız sandık seçmen listesini, bakacaksınız kim kimdir. Ve buna göre de onlar üzerinde özel bir çalışma yapmanız inanıyorum ki bize çok farklı bir netice getirebilir. Markaja almak diyoruz ya, markaja alacaksınız."

Siyasi taktiklerle dolu bu sözlerde suç unsuru arayan, bazı katılımcılar tarafından sosyal medyada canlı olarak verilmiş toplantıyı gizli bir örgüt toplantısı modunda veren sözde barışçı HDP'li ve CHP'li çevrelerin tedavi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Mahalle başkanlarına adam adama markaj yapın zira siz herkesi tanıyorsunuz, seçim günü erken gelin de müşahit eksikliği olursa siz geçersiniz eksik olanın yerine demiş Erdoğan. Hepsi bu.

Bu konuşma başta CHP ve HDP'li medya ile BBC tarafından çok gizli çok tehlikeli notlarıyla, başlıklarıyla verildi dün gece. Alenen HDP için oy isteyen ve on binlerce insanın ölümünden sorumlu PKK'nın yöneticilerinden Murat Karayılan'ın CHP ve Saadet'ten oy istemesini yada Selahattin Demirtaş'ın Kandil'deki abisinin HDP'ye oy verene tatlı ısmarlayacağım tadındaki kanlı şirinliklerini meşru gören, illegal bir yan bulmayan, haber bile yapmayan hatta şaşırmayan bu kesimler, legal bir siyasi partinin liderinin legal mahalle başkanlarıyla legal seçimlere yönelik sivil ve legal taktiklerini suç unsuru olarak görüyorlar. Yüzsüzlüklerinin, utanmazlıklarının bir ölçüsü yok.

Korkmayın. Mahalle başkanları eline sizin ve sırtınızı dayadığınız, sizin için oy isteyen terör örgütü üyeleri gibi silah alıp insanları tehdit etmiyor, otobüs duraklarında insanları bombalarla paramparça etmiyor, hendeklere bomba koyup ekmek almaya giden çocukların vücut parçalarının yüz metrelerce uzağa fırlamasına sebep olmuyor, kurban eti dağıtan çocukları öldürüp, balkondan atıp, yakıp ve sonrasında arabayla üstünden geçmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuştuğu mahalle başkanları, kendi komşularına gerçekleri anlatıp, sizin iki yüzlülüğünüzü, kana olan susamışlığınızı, çocukların kanıyla nasıl beslendiğinizi, nasıl onbinlerce insanın katlinden sorumlu bir terör örgütünü barışçıl bir siyasi hareket olarak gördüğünüzü anlatacaklar.

Sizin arkadaşlarınız, hevalleriniz, mahalledeki çocukları otobüs duraklarında paramparça etmesinler diye komşularına saatlerce, günlerce dil dökecekler.

Sizin arkadaşlarınız, partilileriniz belediye otobüslerine molotof kız çocuklarını yakamasınlar diye çalışacaklar. Sandık başlarında duracaklar. Erken saatlerde gelecekler. Mesele sadece bu. Erdoğan'ın söylediği sadece bu.

Legal siyaseti bilmediğiniz için, şiddet ve tehdit dışında oy almadığınız için, ikna etmek kavramı zihninizde bir şeyi çağrıştırmadığı için, insanların ve çocuklarından kanından beslenmeyi alışkanlık haline getirdiğiniz için, çocuklar anne babasız büyürken siz mutlu aile fotoğraflarıyla gülücük saçmayı marifet sandığınız için, insanlıktan nasibinizi almadığınız için siz bu konuşmayı anlamazsınız.

SON DAKİKA