İdris Kardaş

İdris Kardaş

28 Haziran 2018, Perşembe

Tuzağa düşmeyelim: HDP bir Kürt partisi değildir

Meral Akşener seçim sonrası yaptığı basın açıklamasında şöyle bir cümle kurdu. "Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olan HDP yüzde 11 oy aldı." Milliyetçi tabandan oy aldığı söylenen Akşener'in de böyle bir cümleyi rahatlıkla kurabilmesi çok ilginç.

Peki o halde bakalım HDP gerçekten Kürt siyasi hareketi tanımlaması içerisinde yer alıyor mu? Bunu incelemeyi Pervin Buldan'ın seçim öncesi yaptığı açıklamayı zemin olarak kabul ederek yapacağım. Ne demişti Buldan?

"AKP'ye oy veren Kürt kardeşlerimize sesleniyorum, damarında bir damla Kürt kanı olan bir insan AKP'ye oy vermemeli."

Kan üzerinden yapılan bu ilkel ve ırkçı kimlik tanımını esas alırsak, ki Pervin Buldan HDP'nin eş başkanıdır söyledikleri partiyi yansıtır, o halde HDP bir Kürt partisi değildir.

Öncelikle bu partiye oy veren seçmen profiline bakalım. Malum günlerdir konuşuyoruz. CHP seçmeni olmasaydı HDP barajı aşamazdı. Dolayısıyla CHP seçmeninden yüksek bir oy topladığı açık. Demirtaş ile HDP arasında 1,5 milyon oy farkı var. Bu oy CHP'den kayışı temsil ediyor. Zira Demirtaş, HDP'ye oy veren Kürtler kadar oy aldı. Geri kalan oylar CHP'li Türklerden geldi. Etnik köken vurguları yapmayı, hele ki seçmen profilini ortaya koyarken, hiç doğru bulmuyorum. Ancak HDP'nin Kürt partisi olması iddiasını konuşmamız gerekiyor.

İstanbul'da CHP'nin güçlü olduğu yerlerden yüksek oylar topladı HDP. Beşiktaş, Adalar, Şişli, Bakırköy. İzmir ve diğer CHP'nin kaleleri şehirlerde de HDP yüksek oy oranına ulaştı. İşte HDP'ye Kürt partisi demek en başta barajı aştıran bu kesime karşı saygısızlık olur. Yaklaşık 1,5 milyon insandan söz ediyoruz burada. Bu bağlamda ikinci nokta da şu; bu oylar 7 Haziran'da emanet oylar olarak görülüyordu ,ama 1 Kasım ve 24 Haziran olmak üzere son üç seçimdir bu kesim hep HDP'ye oy veriyor. Dolayısıyla artık emanet oylardan değil, sadık bir seçmen kitlesinden söz etmeliyiz. Bu kesim de Kürt olmadığına göre HDP bir Kürt partisi olarak adlandırılamaz.

Gelelim HDP'nin milletvekillerine. HDP geleneğinde özellikle 90'larda Kürt olmayan siyasetçilerin oranı eskiden yüzde 1-2 gibi rakamlarla ifade edilirdi. 7 Haziran'da bu oran çok ciddi şekilde arttı. Kimsenin damarlarında akan kanına bakmak gibi ırkçı bir alışkanlığımız olmadığı için kim Kürt kim değil hiç incelemedik. Ama madem partinin eş başkanı Kürt kanı taşıyanların partisi olarak HDP'yi adres gösterdi, biz de HDP milletvekillerinin yüzde kaçı Kürt diye bakabiliriz. Yine oturup tek tek isim yazmayacağım ama HDP içindeki vekillerden yarısından fazlası Kürt değil gibi görünüyor. Bunlar önümüzdeki dönemde isim isim de yazılır medyada birlikte okuruz. Dolayısıyla, kan üzerinden oy ve seçmen tanımlaması yapan Pervin Buldan'a göre HDP bir Kürt partisi değildir.

Son nokta da şu olsun. HDP'nin, Doğu Güneydoğu Anadolu bölgesinden son aldığı oy oranları önceki seçimlere göre azalmış ve ülkenin Batı'sında artmış. Batı'da da Kürtlerin yaşadığı ortada ancak benzer oranlar önceki seçimlerde de görülüyordu. Yani oradaki artış bariz şekilde CHP'li seçmenden geliyor. Ancak ne olursa olsun net olan bir şey var ki, Kürtler HDP'ye verdikleri desteği azalttılar. Ya Pervin Buldan'ın dediği HDP'ye oy vermeyen ve bölgede yaşayan milyonlarca insan Kürt değil, yada HDP bir Kürt partisi değil.

HDP, Kürt siyasi hareketi falan değildir. HDP bir Kürt partisi değildir. Bunu böyle kodlamak birçok açıdan Kürtlere hem haksızlık hem de Kürtlerin sorunlarının çözümü noktasında bir kısır döngüye yol açar hem de PKK'nın meşruiyet açısından güçlenmesine yol açar.

Öncelikle HDP, PKK gibi silahlı bir terör örgütünün parçası durumunda. Hiyerarşik olarak örgütün bir yapısı yani. Şemalarda yeri olan, adaylarının Kandil tarafından belirlendiği bir parti HDP. Dolayısıyla bu partiyi Kürt partisi olarak kodlamak, PKK'ya meşruiyet yada bir zemin sağlamak anlamına gelir. PKK'nın ilk günden bu yana YPG de dahil üstünde durduğu ve kendine meşruiyet alanı sağladığı konu tam da budur. Kürtleri temsil ettiğini, Kürtlerin haklarını savunduğunu ve bunun için de insan öldürdüğünü söylüyor PKK. Eğer biz HDP'yi Kürt siyasi hareketi olarak kodlarsak bunu kabullenmiş oluruz.

İkinci olarak şu noktayı da göz önüne almalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın büyük bir devrimci cesaretiyle yüz yıllık sorunları çözdüğünü ama buna rağmen son Diyarbakır konuşmasında "Sorunlar mutlaka vardır, eksikler vardır, çözeceğiz birlikte" söylemiyle de altını çizdiği Kürtlerin sorunları, sadece HDP'nin yada PKK'nın hegemonyası altında olmamalıdır. Bu hegemonik baskıyı ortadan kaldırmalıyız. Kürtlerin sorunlarının çözümü için adres HDP değildir. PKK hiç değildir. Kürtler, sorunlarının çözümü için insan öldüren bir örgütü ve onun partisini baraj altında bırakarak gereken cevabı verdiler son seçimde, ancak CHP'liler bu cezalandırmanın yerini bulmasını önlediler. Dolayısıyla Kürtlerin onay vermediği bir yapının Kürtlerin sorunlarını konuşması, muhatap olarak alınması doğru olmaz. Ahlaki yada etik olmasından söz etmiyorum. Eğer adresi HDP olarak kodlarsak, öyle tanımlarsak sorunların çözümü de mümkün olmaz.

HDP'nin, Kürtlerin hak ve hukukları için tek adres benim söylemi PKK'nın da insan öldürme zemininin bir parçası. Bunu unutmamamız lazım. Eğer HDP'yi Kürt siyasi hareketi olarak kodlarsak, var olan sorunları da onlarla çözmemiz gerektiği yanılgısına kapılırız. Bu yaşandı malum. Ancak bir daha yaşanmamalı.

Son bir not daha eklemek gerekirse. Muhtemelen Ak Parti içindeki Kürt kökenli milletvekili sayısı HDP içindeki Kürt milletvekili sayısından çok fazladır. Dolayısıyla Kürtlerin sözcülüğünü yapmak HDP'ye yine kalmamıştır. Not: Kimsenin etnik kökenini oturup araştıracak, damarlarındaki kanı Pervin Buldan gibi inceleyecek değiliz, o yüzden muhtemelen sözcüğünü kullanıyorum.

SON DAKİKA