İdris Kardaş

İdris Kardaş

14 Haziran 2018, Perşembe

PKK’yı eleştirmekten korkanlar bu cinayetlerin ve gelecekteki cinayetlerin ortaklarıdırlar

Şanlıurfa'da gerçekleşen saldırı hem üç insanın hayatına ve onlarcasının yaralanmasına mal oldu hem de siyasetin şiddet ile en ufak bir ilişki içerisinde dahi olmasının nasıl sonuçlara yol açabileceğini bize yeniden gösterdi.

Basit bir silahlı çetenin bile özgürce siyaset yapmak isteyen insanlar için nasıl bir tehdit olduğunu düşünürsek, 40 yıllık ve artık uluslararasılaşmış bir terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu'da siyaset yapmak isteyen insanlar için ne anlama gelebileceğini varın siz düşünün.

HDP ve PKK gibi düşünmeyen, dahası iradesiyle sağlam bir duruş göstererek cesaretle bu örgüte karşı durabilen insanların hayatları bir terör örgütünün her an tehdidi altında oluyorsa bu noktada siyaset mekanizmasının sağlıklı işlemesinden nasıl bahsedebilirsiniz ki?

Defalarca AK Partili siyasetçileri katleden bu örgüte karşı daha önce Ak Parti dışındaki hangi siyasetçi karşı duruş gösterebildi? Ak Parti dışındaki hangi siyasi partinin lideri, çocuklarını geride yetim bırakan bu siyasetçilerin ölümlerine karşı bir üzüntüsünü dile getirebildi. Maalesef hiç birinin bu konuda net bir duruşunu göremedik.

PKK'lı yöneticiler HDP için oy isterken "siz kim oluyorsunuz da demokratik seçimlere müdahale etmeye çalışıyorsunuz" demeyenler bu cinayetlerin ortaklarıdırlar.

PKK'lılar referandumda açıkça "Hayır" propagandası yaptıklarında siz nasıl olur da bu işe karışırsınız, elinizde kan olan vahşi bir örgütün desteğine mi ihtiyacımız var, diye sormayanlar bu cinayetlerden sorumludurlar.

Otobüs duraklarında, çarşıda, pazarda, evinin önünde oynarken yada okula giderken PKK tarafından katledilen insanları anmayan, onlara taziye bildirmekten bile geri duranlar, bu şiddeti yapan PKK'yı eleştirmekten korkanlar bu cinayetlerin ve gelecekteki cinayetlerin ortaklarıdırlar.

7 Haziran'da, 1 Kasım'da, 16 Nisan'da ve şimdi de 24 Haziran'da PKK'nın yöneticileri açıklama yaparken ağzının içine bakan, desteklerini almak için onları kırmaktan çekinen, seçmenlerine bir oy da HDP'ye verin diyen siyasi partiler, ülkenin bu şiddet ortamından birebir sorumludurlar.

HDP'nin seçim kampanyasını nasıl yönettiği çok açık. Mahalle temsilcilerine seçim günü için taktik veren Cumhurbaşkanı'na etmedikleri laf bırakmayanlar, bu teröristlerin HDP'nin mahalle temsilcisi olmalarını içlerine sindirebilenler, siyaset yapmış olmuyorlar. Cinayete ortak oluyorlar.

Şiddeti reddetmeyen, meşrulaştıran, normalleştiren ve her defasında bir sebep bulmaya çalışan HDP ile ilişki içinde olan her parti yada siyasetçi kendini sorgulamalıdır.

SON DAKİKA