Saadet Partisi 1 Kasım 2015'te AK Parti'nin kapısını çaldı.. Binde 7'lik büyüklüğü ile AK Parti'den 22 sandalye istedi.. AK Parti'nin SP ile herhangi bir birlikteliğe, ittifaka, iş birliğine ihtiyacı olmadığı halde kapıyı sert kapatmadı.. 22 sandalye, pazarlığı yapılacak bir konu olmamasına rağmen.. Eğer müzakereleri yürüten taraflar netice alabilseydi benim öğrendiğim, seçilebilecek noktalardan 7 milletvekili ile Saadet Partisi 1 Kasım seçimlerinde AK Parti listelerinden Meclis'e girmiş olacaktı.. Hem de neye rağmen biliyor musunuz?..
**
Devletin başındaki en büyük bela FETÖ'ye sahip çıkmış olmasına rağmen.. Erbakan rahmetlinin kemiklerini sızlatırcasına, FETÖ mücadelesindeki tabloyu, '28 Şubat'tan beter' diye tanımlamış olmalarına rağmen.. Evet herşeye rağmen Saadet ile bir örtülü iş birliği mümkündü.. Ama iş çirkin bir pazarlığa dönünce müzakereler de tıkanmıştı..
**
Şimdi yine bir bilgiyi paylaşacağım.. Son dönemde CHP ile ittifaka girene kadar, AK Parti Saadet'e kapılarını hiç kapatmadı.. Üstelik Temel Bey'in açıktan ve yüksek perdeden yaptığı hükümet eleştirilerine rağmen.. Temel Karamollaoğlu Twitter'dan Erdoğan'ı bombalıyordu.. Erdoğan ise içinden 'ya sabır' çekerek SP'yi kazanmaya çalışıyordu.. Çünkü Erdoğan şöyle düşünüyordu; "..partiyi şu ya da bu kişi yönetiyor olabilir ama ona oy veren 200 bin kadar seçmen var, onlar bizim insanlarımız.." İşte Lider Erdoğan bu kadar ince bir hesap yaparken, Temel Karamollaoğlu, köprüleri atmış, gemileri yakmış bambaşka bir yol çizmişti partisine.. Öyle bir yoldu ki bu, 1993 Temmuz'dan bu yana bir an olsun bile dinmeyen bir öfkeyle kendisine 'katil' diyen bir gruba teslim etmişti kendisini.. Nasıl bir motivasyon ki sana katil diyenlerle elele verebiliyorsun?.. İnanılır gibi değil.. Dahası, o yeni partnerin hatırına 28 Şubat'ta Merhum Hoca'yı şıpır şıpır terleten o alçakça bildirinin mimarlarıyla birlikte hareket ediyorsun.. 28 şubat medyasının en görünür ismi olan Uğur Dündar'la can ciğer kuzu sarması pozlar veriyorsun.. CHP'nin solcularına yaranmak adına ömrün boyunca 'Katil' dediğin, 'cani' dediğin Che Guavera pozları veriyor, 'Komandante' marşıyla videolar yayınlatıyorsun.. Ömrünü birlikte geçirdiğin bir mahalleye yeni mahallenden saydırıp sövdürüyorsun. Ömrü boyunca senin hakkını korumuş olan insanları, kategorik olarak karşı tarafında yer alan elitist-jakoben CHP'ye yem ediyorsun.. Manevi emanetini sırtlandığın Milli Görüş'ün partisindeki 'milli' ifadesini CHP'nin kapısındaki vestiyere asıp, içeride 'İngiliz tipi parlamenterizm'i savunabiliyorsun. Ömrünü finansal prangalardan ülkeyi kurtarmaya adamış olan Hoca'nın partisinde IMF muhipliği yapıyorsun.. Bütün hayatı boyunca CHP'nin bu ülkeye, bu ülke insanına verdiği zararı-hasarı anlatan Hoca'nın aziz hatırasına hakaret eder gibi, CHP'nin rozetini yakasına takmış adamlarını seçime sokuyorsun.. Şimdi soruyorum sana?.. Ne için yaptın bunca şeyi?.. Sana katil diyen adamlarla aynı yatağa neden girdin?.. 3 milletvekili için mi?.. Genel başkan olarak Temel Bey'in bile parlamentoya giremediği, grup kurmayı hayal bile edemediği bir siyasal tabloyu ne uğruna çizdin?.. Söylesene Bilge Başkan, değdi mi?..