Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kurucuları arasında olduğu Bilim Sanat Vakfı'nın (BİSAV) üniversitesi olan İstanbul Şehir Üniversitesi'nden bir akademisyen Sabah gazetesini hedef alan bir twit yazmış.. 'Kimdir' diye bakınca bir de gördüm ki, adam 2011'de, bugün salladığı o gazeteye makaleler yazıyormuş. Tesirli bir yazar olsaydı kesinlikle hatırlardım. İyi gazete okurum. Günde hiç okumuyorsam 35-40 makale-fıkra okuyorum. Fakat bu adamı hiç hatırlamıyorum. Ancak yazdığı şu twitter mesajından, bir kuyruk acısı olduğu anlaşılıyor.. Onun ne olduğunu kendiyle iç hesaplaşmasında kendisine itiraf edecek. Gece başını yastığa koyduğunda diyecek ki; ".. oğlum kaybettik işte. Yanlış hesap yaptık. AK Parti'de bir dönüşüm olacağını zannettik, Erdoğan'ın artık oyun dışı kalacağını düşündük, yerine kağıt üstünde atamalar tayinler yaptık, ama olmadı. Duvara tosladık.. Şimdi ergen troller gibi Twitter'dan saydırmak bana yakışıyor mu?..".. Çünkü sayın siyaset bilimi hocasının ne yapmaya çalıştığı çok açık görülüyor. Erdoğan'a diyemediklerini Sabah gazetesine söylüyor, Serhat Albayrak'a söylüyor, şimdi ben bu yazıyı yazdım diye bana söyleyecek.. Oysa Davutoğlu'nun eski danışmanı Etyen Mahçupyan'a bakın da örnek alın.. Derdi Erdoğan'la ise Erdoğan'a verip veriştiriyor.. ".. Erdoğan'a diyemiyorum, ben Sabah gazetesine diyeyim lafımı.." ucuz bir taktik..
**
Yok eğer diyorsa ki; ".. ne ilgisi var. Ben tam da Sabah gazetesini eleştiriyorum.." o zaman durum ciddi.. Bu siyaset bilimi hocasına biraz dünyadaki medya-siyaset düzenine çalışmasını tavsiye etmek isterim.. Zira ilk kez bir gazete bir fikrin yanında pozisyon alıyor gibi algılaması mevzuya uzak olduğunu da gösteriyor.. Çok eskiye gitmeyeceğim.. Son seçimlerde USA Today ve Foreign Policy açıkça Hillary Clinton'a destek verdi. Dahası USA Today, doğrudan başkanlık yarışına taraf olduklarını ve Trump'a karşı tavır aldıklarını duyurdu. Bir başmakale yayınladılar ve "… Yazı işleri kurulumuzun ortak kararı, bu yılki seçimde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Trump'ın ABD başkanlığı için uygun bir aday olmadığı yönündedir.." diye yazdılar..
Hillary'ye destek verdiklerini ilan eden bir diğer gazete olan New York Times da, 'yazı işleri kurulu' imzasıyla yayımladığı makalede "… Clinton'un tecrübesi, zekası ve cesareti, kendisini desteklememizin temel nedenlerini oluşturuyor…." dedi.. Hiç bir Amerikalı akademisyen de bizim fırsatçılar gibi, 'bu gazeteler artık parti bülteni olmuştur' falan demedi..
**
Son bir not.. Hürriyet'in son genel yayın Yönetmeni Fikret Bila görevinden ayrıldığı gün, 'CHP milletvekili oluyor' dediler.. Zonguldak yerel siyaset dengeleri nedeniyle başlamadan bitti. Ama kimse yadırgamadı.. Yıllarca Hem Milliyet'i hem de Hürriyet'i yöneten bir adamın, CHP'den milletvekili olabilecek olması kimseyi şaşırtmadı öyle değil mi?.. Çünkü başyazarları Oktay Ekşi de koşa koşa CHP'ye gitti, bir diğer genel yayın yönetmenleri Enis Berberoğlu da.. Yazı işleri müdürü Tufan Türenç'in, Kılıçdaroğlu'nun ilk seçildiği kongrede sandalyelerin üzerine çıkıp elleri patlayıncaya kadar alkışladığı görüntüler daha hafızamızda taze.. Altan Öymen eski CHP genel başkanı, Tarhan Erdem genel sekreter.. Daha da arttırırım örnekleri. Bu adamların yaptığı gazete hiç bir vakit 'parti bülteni' olmuyor da, Sabah mı oluyor?.. Bırakın bu işleri.. Herkes herşeyin farkında.. Kaldırın bariyerlerinizi bırakın gelsin ne varsa içinizde.. Namusuyla gazetecilik yapan adamları hedefe koyup haysiyet cellatlığı yapmaya kalkmayın.. Derdiniz siyasetse adam gibi siyasi eleştiri yapın, alın cevabınızı..