İlk olarak Pınar Karşıyaka - Fenerbahçe basketbol maçında duymuştum bu tezahüratı.. İzmir Cumhuriyet Savcılığı kamera kaydıyla tek tek tespit ettiği tribün delikanlılarını ifadeye çağırdı.. Böyle ağızları doldura doldura ".. memleketin a…….koydun… S…tirol git Recep Tayyip…" diye bağıran aslanlar gitmiş, '.. ben demedim abi sadece dudağımı oynattım.." diyen kuzular gelmişti yerine.. Pınar Karşıyaka da ceza aldı, o küfrü sallayanlar da.. Şimdi seçim sath-ı mailinde bu defa aynı küfürlü tezahüratın sokak versiyonunu izledik.. Masalar kurulmuş, rakılar yuvarlanmış, dillerde aynı küfür; "… s….tirol git, Memleketin A…na koydun.." Biri biraz daha yüksek sesle bağırsa diğeri onu bastırmak için daha yüksek sesle bağırıyor.. Demek ki kural şu; ne kadar yüksek sese "..sktrol git.." diye bağırırlarsa Erdoğan o kadar çabuk devrilecek… Ona mı inandılar acaba?..
**
Peki bu öfkenin nedeni nedir?.. Özgürlükler mi? Yani bu bir araba zibidinin, caddede rakı masasına kurulmuş, ağızlarını doldura doldura ülkenin cumhurbaşkanına en ağır küfrü ettikleri bir ülkede daha özgürlük mü arıyorlar?.. Size sadece bir örnek vereyim.. Bütün bu ihraç malı özgürlük mavralarının başkenti Paris'te, geceleri sokakta içki içmenin yasak olduğunu biliyor musunuz?.. O romantizmin kalesi Eyfel kulesini altında sevgilinizle kadeh tokuşturabilmek için, korsan şarap satan seyyar satıcılara para vermeniz ve polise yakalanmamanız gerekli.. Oysa 'özgürlük' istediği için, yol boyu Recep Tayyip Erdoğan'a küfreden azgın kalabalık görüldüğü üzere gece vakti sokak ortasında kafa çekebiliyor.. Bu örneği şunun için verdim.. Kendi içinde oksimoron bir durum ortaya çıktığı görünüyor. Ve bunun onlar da farkında.. Seçimle devrilebilen bir diktatörün varlığına elbette kendileri de inanmıyor.. O halde, dert başka..
**
Dert ne peki?.. Derdin tek cümlelik özetini, Faşist Gezi Kalkışmasını tertipleyenler ilan etmişti.. Evet, Zulüm 1453'te başladı..
Evet duvardaki o yazıyı hatırlıyorsunuz değil mi?.. Erdoğan'a karşı olmanın aslında neye karşı olmak olduğunu apaçık ortaya koyan o motto.. 1453… Neymiş 1453, tarih boyu yüzlerce kez kuşatılan İstanbul'un nihayet islamın ordusu tarafından fethedilmesi ve Fatih olan kumandan 2 Mehed'in bir çağı kapatıp yeni bir çağı açması.. Doğu Roma'nın tarihe gömülmesi.. Bizans çocuklarının kaybedişi, müjdelenmiş toprakların İslam'a gelişi.. İşte bunlar, Recep Tayyip Erdoğan'a baktıklarında salt bir politikacı görmüyorlar.. Cennet mekan Sultan Abdülhamid Han'ı görüyorlar.. Fatih'i görüyorlar.. Erdoğan ve temsil ettiği değerler etrafında birleşen bir millet görüyorlar.. Teknik olarak seçimle gidebilecekken neden gitmiyor Erdoğan?.. Çünkü bu millet liderini seçmiş durumda.. Ve bu ülkenin düşük çocukları işte bunu hazmedemiyorlar.. Oy ver gönder.. Ver oyunu Erdoğan dışında her kim seni temsil ediyorsa, her kim İstanbul'a gelişimizi müjdelenmiş toprakların alınışı değil de 'işgal' olarak görüyorsa, kim 565 yıldır zulmün devam ettiğine inanıyorsa, oy verin o gelsin iktidara…Neden olmuyor?.. Çünkü bir millet uyanmış durumda.. Siz ancak tempo tutup küfredersiniz.. Küfrettiğiniz o adam ise size rağmen ülkeyi şahlandırır.. En son "…b..unda boğul Türkiye.." diyen kişi, şimdi rüyasında bile göremiyor ülkesini..Aklınızdan çıkmasın..