Ali Bayramoğlu

06 Nisan 2014, Pazar

Yeni sıçak iklim…

Seçimler yeni bir sayfa açtı. Karma bir sayfa bu. İçinde hem geride kalan dönemin sorunları var, önümüze çıkacak yeni meseleler...
Önce şunu teslim etmek gerek:
17 Aralık sonrası ciddi bir siyasi krizle savrulmuştuk. 17 Aralık soruşturmaları, cemaat saldırıları, hükümetin karşı tedbirleri, yasaklar, Türkiye'nin imajında yaşanan örselenme, ciddi bir toplumsal cepheleşme sistemi de hükümeti de ülkeyi de sarstı.
Böyle koşullarda seçimlerin "temizlezme" rolü önemlidir.
Kamuoyunun devreye girmesi, eğilimlerini, tercihlerini belli etmesi, varsa meşruiyet sorunlarına işaret etmesi ya da kimi meşruiyet tartışmalarını anlamsızlaştırması seçimlerin önemli işlevleri arasındadır.
30 Mart da öyle oldu.
AK Parti'nin aldığı yüzde 45'lik oy, ana muhalefet partisine attığı yüzde 17'lik fark her şeyden önce siyasi iktidara yönelik bir güven tazelenmesi olarak değerlendirilmelidir, nitekim siyasi iktidar tarafından böyle algılanmıştır.
Eleştirilerin ve okların hedefindeki asıl aktörün siyasi iktidar olduğu dikkate alınırsa, bu güven oyunun anlamı siyasetin önemlidir.
AK Parti'nin icraatlarına onay, kimliğine sahip çıkma, gayri meşru saldıralar karşısında hükümetin yanında durma bu seçimlerin çıplak sonuçları arasında yer alıyor.
Söylemesi gereken bu durumda şudur:
Türkiye siyasi iktidara yönelik meşruiyet tartışmalarını da, gayri meşru yöntemlerle siyaset yapma tarzını da geride bırakmıştır. Hükümet-cemaat gerginliği de önemli ölçüde karara bağlanmıştır.
Bu sayfayı geride bırakdık…
Bunun yanında dünden bugüne intikal eden, seçim sonuçlarıyla ortadan kakmayacak kimi sorunlar var.
Bunlar dışında elbette yeni dönemin çözüm bekleyen ve ortada kalmış meseleleri var.
TBMM'deki fezlekeler, 17 Aralık soruşturma dosyaları, yolsuzluk iddialarının açıklığa kavuşturulmayı bekleyen yönleri, dünden bugün devrolan sorunlardan sadece bir kısmı. AK Parti'nin merkeziyetçi siyaset anlayışının yarattığı tartışmalar, otoriterleşme meselesi ve bu çerçevede yaşanan ciddi siyasal ve toplumsal kutuplaşma hali diğerleri arasında yer alıyor…
Seçimlerden önce yaptığım bir değerlendimede şunu söylemiştim:
Hesap verme ve açıklık üzerine kurulu bir demokrasi düzeninde yaşıyorsak, kaynağı ne olursa olsun yolsuzluk başta olmak üzere kimi iddiaları açıklığa kavuşturmak da mutlak bir gerekliliktir. Geçiştirmek, seçimlerden alınacak muhtemel yüksek bir oyla önemsiz ilan etmek hiçbir durumda kabul edilemez. Yer yargıdır, yargının önünü açması gereken ise siyasi iktidardır. Seçimler ve sandık elbette 'demokrasinin esası'dır. Ve bu 'esas' bugüne kadar olması gerektiği gibi şeffaflık, meşruiyet, açıklık istikametinde bir rol oynamıştır. Bilmek gerekir ki, bugünden sonra mekanizma tersine işlemez, sorunu ve soruyu gayri meşrunun üretmesi demokratik düzende onu yok saymaya, geçiştirmeye müsaade etmez."
Bugün bir bakıma dün ile ilgili olarak bu noktada bulunuyoruz.
Gelelim yeni meselelere…
Hükümet, cemaat meselesine dair keskin adımlar atacağını seçimlerden bu yana tekrarlıyor. Nitekim yargıya ve bürokrasiye ilişkin kimi kararnameler adım adım devreye girmeye başladı. Bunların yoğunlaşması beklenen bir durum. Öte yandan kimi kumpas, böcek, vs tipi eylemlerin arakasındaki yapılanmalara iliştkn soruşturmaların başlayacağı da hükümet tarafından ilan edildi.
Yeni mesele olarak karşımıza çıkacak olan mesele bu temizlik hareketi ve bu hareketin hukukla kuracağı ilişkidir.
Türkiye hukuk devleti istikametinde bu adımları atmak zorundadır, ancak kulanılacak araçların da hukuk devletiyle çelişkili olmaması gerekir.
İkinci mesele Kürt soruna ilişkin görünüyor.
Kürt Siyasi Hareketi büyük bir beklenti içinde. Hükümet ise başbakan düzeyinde hemen seçimlerden sonra yaptığı açıklamada, kimi beklentilerin karşılıksız olduğunu açıkladı. Müzakereler ve bunun için yasal zemin oluşturulması bunlar arasında yer alıyor. Bir uzlaşma noktası oluşacak mı? Bekleyip görmek gerek. Ama Kürt meselesi risk taşıyan konuların önde gelenlerinden birisi. Son yazımızda Kürtlerin siyasi istikrarda oynadıkları olumlu role işaret etmiştik. Bunun devamını ummak gerekiyor.
En nihayet cumhurbaşkanlığı seçimler var. Tayyip Erdoğan'ın Çankaya çıkıp çıkmayacağı, çıkarsa cumhurbaşkanlığını aktif siyasi bir pozisyona çevrip çevirmeyeceği temel sorular arasında yer alıyor. Hem anayasa rejimle ilgili esnemeler hem AK Parti'deki elit dönüşümü, hem siyasal krizi kuşatan kurumlaşma/otoriterleşme gibi tartışmalar açısından bu seçimler ve sonrası hayatidir.
Evet, yeni sıcak bir iklime girdik…

SON DAKİKA