Gerginlik ve seçim hengamesi içinde 2014 Nevroz'u, Diyabakır'daki kalabalık siyasi olarak hakketiği yeri bulmadı. Öcalan'ın ikinci mektubu okundu oysa Nevroz'da. Ve bu tür mektuplar hükümetin, muhtemelen doğrudan Başbakan'ın onayını aldıktan sonra okunabiliyorlar. BDP Eş Başkanı Demirtaş'ın deyişle birer mutabakat metni işlevi görüyorlar.
O zaman son mektup da siyasi açıdan, siyasi dengeler ve Kürt meselesi açısından hayli önem taşıyor.
Siyasi dengeler denince, Kürt hareketinin altını özellikle çizmek gerek.
Bu hareket geçen yıldan, barış sürecinin başladığı günden bu yana sistemi zorlayıcı değil, tersine destekleyici bir rol oynuyor. Bu rol Kürt haraketini sistemin ve düzenin içkin bir parçası haline getiriyor, onu yeni bir aktörleşme sürecine tabi tutuyor.
Bu önemli bir gelişmedir, altını özellikle çizmek gerekir.
Gezi olaylarında geride durup, hükümet karşı güçlerin karşısında bir pozisyon almaları, özellikle son dönemde cemaatin saldırı ortamında, bu ortamı meşrulaştırmayarak, cemaate ve CHP hatına girmeyerek istikrarı sağlayan bir unsur olmaları, siyasi dengeleri önemli ölçüde belirlemektedir.
Öcalan'ın son Nevroz mesajı bu açıdan ele alındığında uluslararası komplolara, darbelere, darbe girişimlerine yönelik açıklamalarıyla hükümetin yanında durduğunun ilanıdır.
Nitekim Demirtaş, benim de katıldığım bir televizyon programında, açık bir şekilde "AKP karşıtı cephe, eğer 'cemaat-MHP-CHP' cephesiyse biz o cephede değiliz. Öcalan yaptığı Nevroz açıklamasıyla o cephede olmadığını deklare etmiş oldu" diyordu.
Cemaat-hükümet gerginlik hattıyla ilgili olarak ise, "hukuk dışı, kanun dışı dinlemeler yapılmış, özel hayatlar dinlenmiş, bunlar gayri meşru yollarla servis ediliyor ve bunlan üzerinden muhalefet yapmamız isteniyor. Biz ilkesel olarak buna da karşıyız" diyerek siyasi tavırlarını ortaya koyuyordu.
Kürt faktörü seçim sonrası ortamında da belirleyici bir rol oynacaktır.
Herşeyden önce cumhurbaşkanlığı seçimi için önemli bir oy oranını temsil ediyorlar.
Öte yandan siyasi iktidarın devlet içindeki cemaat dokusuna karşı girişiceği temizlik hareketinde dolaylı destekçi konumunu koruyacakları, cemaatin yalnızlaşmasında pay sahibi olacakları da açıktır.
En nihayet sokak istikrarı açısından Kürt hareketinin önemli bir gücü vardır. Kürtler sokağa inmedikçe, sokak ve isyan siyasetinin çapı ve sınırları ölçülü kalır.
Elbet soruna başka açıdan, Kürtlerin beklentisi açısından da bakmak gerekir.
Bu beklenti açıktır ki, barış sürecinin ivme kazanması üzerine kuruludur.
Nitekim Öcalan Nevroz mesajında iki noktanın altını özellikle çiziyordu:
1. Bugüne kadar bir diyalog süreci çalıştı, bundan sonra müzakere sürecine geçilmelidir.
2. Bu müzakerelerin yasal bir çerçevesi olmalıdır.
Ve beklentisi seçimlerden bir süre sonra görüşmelerin bu çerçevede tekrar başlaması ya da başlayacağı…
Bu faktör öyle önemlidir ki, söz konusu süreç bir tür harekete geçtiği an Türkiye tekrar demokratik iklimle temas imkanlarına kavuşur ve demokratik istikrar sürer.
Aksi halde yukarıda yazdığımız satırları tersten okumamız da gerekebilir. İstikrar yerine tahrip gücü yüksek bir hareket, dalga ve işlev…