(Artık alıştınız her halde.. Pazar reklam, salı Abuzittin, ne yapalım.. hu.)
Abuzittincim,
Geçen gün Bodrum'daydım. Bu aylar Güney Ege'nin en güzel zamanıdır. Bi şartla, yağmuru hesap edeceksin. Daha doğrusu Meteoroloji haberlerini iyi takip edeceksin. Ben etmedim. Etmeyince de kaldık mı sağanağın içinde! Gerçi onun da güzel tarafları var. Tek sorun caddelerin bi anda göle dönmesi. Allahtan yağmur bi bindirip bi durduğundan, aralarda burnunu dışarı çıkartabiliyorsun. Sonra gene burnunu takip ederek gideceğin yere (fazla uzak değilse) varabilme şansın var. Devamlı yağsa Bodrum denizle birleşecek ki, o zaman da kısa şaftlı tekne şart.
Neyse uzatmim, dün yağmur dindi. Güneş açtı. Ohh mis gibi bahar havası! Bu defa Bodrum'a, Bodrum Kalesi'ni gezmeye gelmiştim. İlk gezişimden bu yana, üzerinden yarım asırdan fazla geçmiş. Benim için de "Tarihi bi kalıntı hazır elimize düşmüşken bi köşeye yerleştirelim" derler mi diye, korkmadım desem yalan olur!
O günden bugüne çok şey değişmişti. Kalenin içinde güzel bi botanik bahçe.. Çeşit çeşit bitkiler, çeşit çeşit kuşlar..Özellikle rengarenk tavus kuşları.. Tabii en önemlisi, son yıllarda denizlerden çıkartılan amforalardan, çapalara, yüzlerce tarihi eser.. Zaten ben görmeyeli burası "Dünyanın En Büyük Sualtı Arkeoloji Müzesi" ünvanını almış. Turistlerin ilgisi büyük.. Yalnız benim gezdiğim gün, 1500'e yakın turistin olduğunu söylediler.Yaz sezonunda iki misli artıyormuş. Üç saat yürüdükten sonra yoruldum. Eşim benden genç, o dört saatte yoruldu. Bodrum Kalesi ve bu büyük müzeyi hakkıyla gezebilmek için bi iş günü lazım. Ben "işkence odasını" görmeyi çok isterdim. Acaba bizimkilerden ne gibi farkları vardı!? Fakat görmek için 153 basamak merdiven ineceksin. Basamaklar yüksek ve dik. Hadi indik diyelim, nasıl çıkacaksın? Bi de yazı asmışlar:
"Zindanı görebilmeniz için kalbiniz yeterince sağlam mı?"
Sen önce merdivenlerden haber ver bilader. Hani yanıbaşında hazır bi ambulans bekletseler belki denenebilir! Merdivenlerin başında, orta yaş ve üstü bi grup turist benim gibi tereddütteydi. Acaba (yer de müsait) oraya bi açık hava asansörü konamaz mı ? Madem Dünyanın en büyük müzelerinden, her köşesi gezilebilmeli. Sonra görenlerden öğrendim, şimdiki işkence odaları o devirlere göre çok çok modernmiş!
Bu arada Abuzittincim, Bodrum Kalesi'nin hangi tarihte inşa edildiğini merak edip bununla ilgili bilgi almak isteyince gördüm ki ellerinde broşür yok. "Bir yılı geçti Bakanlıktan istiyoruz göndermiyorlar" dediler. Düşünebiliyor musun, broşürler bir yıl önce bitmiş ve o tarihten bu yana yenisini gönderen yok!
E pes valla.. Böyle bi tarihi zenginliğe iki kuruşluk broşürün çok görülmesi, olsa olsa bizde olur.. Ey nerdesin Kanuni Sultan Süleyman ! (Kale 1522'lerde onun zamanında Osmanlılara geçmiş).
Münasip yerlerinden öperim, Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Tecellister@gmail.com