"Yahu bu ne boktan dans!.."
Şoke olduğunuzu hissediyorum.. Benden böyle bir cümle beklemiyorsunuz da ondan.. Ama eğer onların yaptığı şey sanatsa, bu da yazı işte!..
Tam bir saat seyrettim, dünyaca ünlü (imiş) Emmanuelle Huynh'un Cribles Live adlı eserini..
İdans adlı festivalin dördüncüsüymüş.. Daha evvelkilerden haberim olmamıştı. Bu defa da, İdans'tan değil, CRR'den haberim oldu. O salondaki tek gösterileriymiş. Koşarak gittim, dostlarımı da alarak..
Sonuç, felaket..
Bakın adının önüne "Modern" koydun mu, aklına gelen her şey sanat olmaz.. Hele "Güzel" Sanat olmaz..
O gece oraya o gösteriyi izlemeye gelen rastgele 9 kişiyi seçsem ve iki gün birlikte çalışsam, ayni şeyi kusursuz yapardık..
Bakın, kızın, köpürün.. Benim ölçüm şu..
"Ben yapabiliyorsam, sokaktan geçen herhangi birisi yapabiliyorsa, o sanat olmaz.." Sanat bir yetenek, bir deha işidir. Herkeste olmayan bir şeydir..
Niye dünyada bin tane Nuriyev, on bin tane Barişnikov yok?. Niye her köşede bir Picasso, bir Shakespeare, bir Rodin, bir Cüneyt Gökçer, Marlon Brando beklemiyor?.
Çünkü bu işler, sadece eğitim, sadece çalışmayla olmaz.. Vermediyse mabud, Mahmutlar sanatçı olmaz..
Ben sanat manat izlemedim..
Huynh denen adam, benim yıllardır bu köşede ve okul konferanslarında anlattığım tezi sahneye koymuş.. "Biz" olurken, "Ben"liğinizi yitirmeyin.. Benler sıfırlanırsa, Biz de sıfır olur çünkü..
Tamam.. Tamam da, sanat nerde?. Sanatçı nerde?.. Dansçı nerde, dansçı!..
Onlar da, bu satırlarım için ayni ifadeyi kullanmakta özgürler tabii..
"Bu ne boktan yazı!.."