Yeni yılın ilk günü, sizi keyiflendirecek ve bir hayli düşündürecek bir konuşma sunuyorum.
Amerikalı ünlü komedyen, talkşov yıldızı Jimmy Fallon, Başkan Joe Biden ile zoom sistemiyle konuştu.
Jimmy Fallon haftada beş gece prime time'daki şovuna bir monolog, o monoloğa da mutlak Joe Biden'a hem de ne güncel iğneler sokarak, ne iğnesi kazıklar atarak başlıyor ve dünyayı güldürüyor. O kadar çok ülkede yayınlanıyor ki, şovu..
..Ve Başkan Biden, onun şovuna katılıyor, iyi mi?.
Buyurun, ekrandan aldığımız konuşma.. Bire bir..
***
Jimmy Fallon: Bu geceki ilk konuğumuzu ağırlamaktan onur duyuyoruz. 36 yıl Delaware senatörlüğü yaptı.
Obama yönetimi altında Başkan Yardımcısı'ydı ve şimdi Birleşik Devletler'in 46. Başkan'ı görevinde. Başkanlık koltuğunda yaptığı ilk gece programı. Başkan Joe Biden'a bir hoş geldin diyelim.
Joe Biden: Teşekkürler, Jimmy, nasılsın?.
J: Başkan Biden, katıldığınız için teşekkürler. Başkan Biden olarak ilk kez bize katılıyorsunuz.
B: Katılmaktan onur duyarım. Davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
J: Konuşacak çok şeyimiz var. İyi haberlerle başlayalım. Altyapı yasa tasarınız geçti.
B: Ülkenin kırsalından şehrine, banliyösüne ülkenin her yerine eriştiğimizden emin olacağız. İnternet bağlantımız var. Dünya değişiyor ve biz gerisinde kaldık. Ama en büyük yararı, milyonlarca istihdam sağlayacak ve ülkenin dört bir yanında çoğu insanın hayat kalitesini değiştirecek.
J: İşte bu. Bu harika.
"Onarma Planı" üzerinde çalıştığını biliyorum.
B: Evet.
J: Bu planın ne anlama geldiğini anlamayanlar olabilir. Adım adım anlatabilir miyiz?.
B: Evet. Çalışan sınıf ve orta sınıf için hayat pahalılığını düşürecek. Örneğin, çocuk bakımı için para ayrıldı. Şu anda
New York'taysan ve çocuğunu kreşe bırakıyorsan bunun için yılda 21 bin ile 25 bin dolar arasında ödüyorsundur. Çoğu insan bunu yapamaz. Bu yüzden iş gücünden ayrılmaları gerekiyor. Onarma Planı, maaşının yüzde 7'sinden fazlasını ödemeyeceksin demek oluyor. Zamanla binlerce dolar tasarruf anlamına geliyor. "Onarım Planı" girişimimizin bir içeriğiyle, üç, dört, beş yaşındaki çocuklarınızı okula yollayabileceğinizden emin olup başarılı olma şanslarını katbekat artıracağız. Hangi arka plandan gelirsen gel, lise mezuniyeti oranın yüzde 47 artacak. Amerika'nın geleceği için daha eğitimli bir toplumdan daha iyi ne olabilir ki?
J: Kesinlikle.
B: İçeriğinde eninde sonunda hayat pahalılığını akıllı, mantıklı bir şekilde düşürecek bir sürü şey var. Ve ayrıca, bu tasarının hepsi ödenmiş durumda. Yılda 400 bin doların altında kazanan hiç kimse bir kuruş fazla vergi ödemeyecek ve mali açığı bir kuruş artırmayacak.
J: Sizce senatoda yeni yıldan önce kabul edilir mi?
B: Umarım edilir.
Cumhuriyetçilerden hiç kimse kabul oyu vermiyor. Ve yani zor olacak ama umarım o noktaya geliriz. Ve geçmezse de geçene kadar uğraşacağım.
J: Kennedy Center'daydım ve kalabalıkta Cumhuriyetçi ve Demokratları gördüm, herkes şakalara gülüyor ve harika müziği dinliyorlardı. Herkes candan ve iyi gözüküyordu. Herkesle anlaşmak daha kolay olmalı diye düşündüm.
B: Aslında Jimmy, gerçek şu ki Kovid'den önce Cumhuriyetçi Parti'nin Trumpçı tarafı, artık gerçi Cumhuriyetçi Parti'nin kendisi demek oluyor, Kennedy Center'a gelmezdi bile. Ödül törenlerine gitmezlerdi. Etkinlikte gördüğün gibi, herkes bir arada, çok dolu bir etkinlikti. Eskiden Cumhuriyetçiler ve Demokratlar çok iyi anlaşırdı. Örneğin, biraz geç gelmemin sebebi
Bob Dole'un anma konuşmasıydı. Ölüm döşeğinde anma konuşmasını benim yapmamı istedi. O Cumhuriyetçi senatördü ama biz arkadaştık. Anlaşamazdık ama arkadaştık. Eskiden böyle ilişkiler olurdu.. Cumhuriyetçi Parti'nin aşırı uçları ve
Donald Trump'ın sürekli karşıma çıkarttığı
"Büyük Yalan" dışında hâlâ da var. İşleri güçleştiriyor. Bence kongredeki bir sürü Demokrat ve Cumhuriyetçi de bu sözlerime katılır.
J: Seni orada görmek harikaydı. Ayakta alkışladık. Çünkü
"İşte bu klası geri getiriyor" dedim.
"Klas bir adam. Oval Ofis'e klası geri getiriyor."
B: Çok kibarsın.
J: Bunu yapman harikaydı. Kovid sorununa gelelim. İnsanlara aşı olmaları gerektiğini daha nasıl söyleyebilirim bilmiyorum. Bu noktadan sonra akıllarına nasıl eserse öyle yapacaklardır sanırım. Ne desem bilemiyorum. Gençlikten mi umutlansak, çocuklar bizi bundan kurtaracak mı desek? Çünkü ben aşılandım, halkı aşı için güçlendirici olarak da ne gerekiyorsa yaptım. Kırmızı pantolon giymek gerekseydi giyerdim. Bu şeyden artık kurtulmak istiyorum.
B: Bence daha çok insana şarkını dinletmeliyiz.
J: Şunu demeliyim.. Şarkım çıktı. Adı
"It was a Mass Christmas"tı.
Ariana Grande ve rapçi
Megan Thee Stallion'la yaptık. Ve teşekkürler. Sen de bunu tweet'leme kibarlığını gösterdin.
"Şimdi güçlendirme zamanı." Bunu bir başkanın yapması harika. Bunu yapman beni çok heyecanlandırdı. Her şeyi değiştirdi. Bütün radyo istasyonları şarkıyı istiyorlar ve çalıyorlar. Bir başka yorumunda verdiği mesajın çok önemli olduğunu belirttin.
"Güçlendirici aşınızı yaptırın" dedin.
B: Öyle. Çok önemli, Jimmy. Bilim ve aşı üretiminde tüm dünyaya öncülük ediyoruz. Ve iki doz Moderna ya da Pfizer veya bir doz J&J'den sonra bu güçlendirici sadece bağışıklık sistemini virüsle, herhangi bir virüsle savaşmak için eski seviyesine getirmiyor. Katbekat daha güçlendiriyor. İyi geleceğinden emin olabilirsiniz ve diğer iyi haber de Jimmy, artık beş, altı, yedi yaşındakiler de gençler gibi aşılanabilecek. Yani ilerliyoruz, ilerliyoruz. Bu olayı siyasallaştırmıyorum, aşı olmanın politik bir görüş bildirmek gibi bir şey olması düşünülemez. Mesele şu Jimmy. Eninde sonunda virüslerden sakınmanın yolu, iki aşıyı yaptırıp ardından güçlendirici aşıyı yaptırmak. Elimizde var. İlaçlar elimizde var. Müthiş bir fark yaratır. Kendini düşünmüyorsan çocuklarını, kız kardeşini, iş arkadaşını düşünmelisin. Biden bunların yapılmasını zorluyor. Bu Amerikan usulü değildir.. Bir de şu yanından bakın. Bu aşıları yaptırmak vatanseverliktir. Şaka değil. Vatanseverliktir.
J: Evet. Bu yeni anket oranlarını ne kadar takip ediyorsun?
B: Artık pek değil. Şaka yapıyorum. Yüzde 60 ortalarındayken dikkat ediyordum. Ama 40'lara gelince bıraktım.
J: Dürüstlüğün için teşekkürler. Çünkü ilk kazandığında çok gözdeydin. Sonra ortalara geldin. Şimdi de düşükte. Ama bunları görmeyip, doğru olanı yapmalısın değil mi?
B: Bak şimdi, mesele şu.. Bence bir yıldan az süredir çok şey yaşandı. Ve insanlar korkuyor. Endişe içindeler ve yalan yanlış çok bilgi alıyorlar. Ve onlara kıyametin yakın olduğu söylendi. Gerçek şu ki, ekonomi son 60 yılda hiç olmadığı kadar büyüyor. İşsizlik oranı yüzde 4.2. Bence daha da düşecek. İnsanların hayatlarını etkileyen şeylerde enflasyon var. Benzin istasyonuna gittiğinde pompada 3.50 dolar yazıyordu. Ama petrol rezervini arayıp 50 milyon varil istedim ve artık yakıt birçok yerde 3 doların altında. Düşecek de. İlerleyecek. Ama bu süreçte insanlar endişeli. Ablası, abisi, amcası, teyzesi Kovid olanlar endişeli. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yani endişe yüksek. Benim görevim de dürüst olmak ve sözünü sakınmamak. İnsanlara doğruyu aynen aktarmak. Ve onlara hayatlarını nasıl güzelleştireceğimi aktarmak.
J: Evet. İşinin ne kadar zor olduğunu anlayan var mı? Yani kim? Tabii amcam dışında, belli ki o her şeyi biliyor. Her şeyi biliyor. Ama yani..
B: O zaman amcanı yönlendir.
J: Hayır, bu adamla konuşmak istemezsin. Geçen gün başkentte arabayla geziyordum ve insan tüm bu devasa binaları görüyor. Ve biraz tedirgin oluyor. Orada, oradayken değerli hissediyorum. Ama sen ülkemizin liderisin. Bu baskı. Günde bizim görmediğimiz 20 tane falan etkinliğe katılıyorsun.
B: Ben sekiz yıl başkan yardımcılığı yaptım. İşi gayet iyi biliyorum. Kimsenin benim adıma üzülmesine gerek yok. Birleşik Devletler'in Başkanı olmak bir insanın sahip olabileceği en büyük onur. Kongrede önemli görevlere sahip oldum. Senatör oldum. Önemli komitelerin başkanı oldum. Ama Başkan olmak, her komitenin başkanı olmak gibi bir şey. Hiçbir şey çözülebilir olmadan masama gelmiyor. Yani daha zor.
Harry Truman'ın güzel bir sözü vardı. Başkan olmak için
"Tüm sorumluluk bende" demişti. Önceden
Barack'la, Başkan
Obama'yla dalga geçerdim, o da arkadaşımdır ve sekiz yıl arkadaş olarak görevdeydik. Onun bana teşekkür etmesinden ziyade, ona ofisinde en son tavsiye veren ben olurdum. Anlaşmamız buydu. Bana teşekkür ederdi, ben de çıkarken,
"Ben sana sadece tavsiye veriyorum, kararı verecek olan sensin" derdim. Yani son olarak her şey Başkan'a kalır. Mesele de bu zaten. Ama bak, benim inancım büyük. Şimdi benim için ne saf adam diyeceksin. Ama her şeyin sonunda Amerikalıların anladığını düşünüyorum.
J: Anlıyorlar.
B: Ellerindeki hiçbir fırsatta ülkelerini yarı yolda bırakmazlar. Onlara o şansı vermek gerek.
J: Çok doğru. Başkan Biden, Beyaz Saray'a başkan olarak ilk adım attığınızda nasıl hissettiniz? İlk neyi fark ettiniz?
B: İlk fark ettiğim şey, oraya girince kendi evinmiş gibi hissedemiyorsun. Orası halkın evi.. Bu kulağa basmakalıp gelebilir ama orası halkın evi. Meselenin bu olduğunu fark edince, kendi evin gibi olmuyor. Bir diğer fark ettiğim şey de şu, Jimmy, bence bu konuda beni anlarsın.
Jill ve benim orta sınıf bir geçmişimiz var. İkimiz de üniversite mezunuyuz. Canımızı dişimize taktık. Her neyse sonuç olarak etrafımızda yardımcılarımız yoktu. Şimdi Beyaz Saray'da kahvaltını hazırlayacak biri, kıyafetini katlayacak biri, çantanı taşıyacak biri, hepsi var. Bir anlaşma yaptık mutfak sorumlusuyla.. Kahvaltımızı hazırlamasına ihtiyacımız olmadığını söyledik. Kendi yumurtamızı yapıp kâsemize sütümüzü ve mısır gevreğimizi koyabiliyoruz.
J: Yumurta yapabiliyor musun?
B: Ben değil, Jill yapabiliyor. Sana bir hikâye anlatayım. Jill yüksek lisansını yaparken, ki yapması yıllar sürdü gibi, ben senatördüm, hemen eve gelirdim. Onunla görev değiştirirdik. Küçük kızıma bakardık. O gece okuluna giderdi. Her neyse kısa keseyim. Kızımla 9, 10 yaşlarındayken röportaj yapıldığında
"Baban sana yemek yapabiliyor mu?" diye sordular. O da
"Babam pek bir şey yapamıyor. Su kaynatıp, spagetti yapabiliyor anca" demişti. Ve pek
tabii, haklıydı. Çok haklıydı.
J: Yine görüşürsek, seneye bu zaman görüşürsek ne hakkında konuşuyor olacağımızı umuyorsun?
B: Kovid'i daha nasıl kontrol altına aldığımızı konuşuyor olmamamızı umuyorum. Orta sınıfımızın mali yüklerini nasıl hafifletip maaşların nasıl arttığını konuşuyor oluruz. Umarım işsizlik hâlâ düşüşte olur. Enflasyonun kontrol altında oluşunu konuşuyor oluruz. Diğer şey de, Jimmy. Çevre adına tüm dünya çapında attığımız adımları gösteriyor oluruz; çünkü bence bu önemli bir mevzu. Oy Hakkı Yasası'nın geçmesini Tanrı'dan diliyorum. Yaklaşık 30 eyalette olanlar Amerika'ya hiç yakışmıyor. İnsanların oy vermesine müsaade etmektense, önlerine taş konuluyor. Yani çok şey var ama bence başarabiliriz. Gelecek adına umutluyum ve ülkenin geleceği adına umutluyum. Herkesle konuştum, Çin'in liderinden Rusya'nınkine kadar ve benimle yer değiştirmek istemeyecek birini tanımıyorum. Benimle yer değiştirmek istemeyecek bir dünya lideri yok. Daha çok olanağımız var. Daha yüksek kapasitemiz var. Bence dünyadaki tüm ülkelerden daha çok bilim, teknoloji ve anlayışımız var. Ve 21. yüzyılın bu ikinci çeyreğinde başarabileceklerimizin sınırı yok.
J: Ayrılmadan önce ben de umuyorum. Bu gece şovumuza katılmanızdan ne kadar onur duyduğumuzu belirtmek isterim. Ben Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum. Bize katıldığınız için teşekkür ederim. Bana ihtiyacınız olursa hiç düşünmeyin. Yanınızdayım.
B: Jimmy belki de bir ara gelip benimle bir akşam yemeği yemelisin.
J: Gelirim. Geliyorum. Hemen geliyorum.