Dün sabah, haber kanallarını tarayıp "Netanyahu ne demiş" diye ararken 24Tv'de Mustafa Kartoğlu'na rastladım.
Kendisini tanımam. Star gazetesi Ankara Temsilcisi imiş.. Köşe de yazarmış.. Okuduğum gazete takımı içinde Star olmadığı için, tek satırını da okumuş değilim..
Peki niye takıldım o zaman?.
"Metin Akpınar" üzerine konuşuyordu da ondan..
Metin, bu ülkede, hele benim yaşımdakilerin pek çoğu gibi, hem sahneden, hem ekranlardan milyonlarca hayran edinmiş biri..
Benim de yakın dostum.. Son on yıldır pek rastlaşmadık ama kaç gece onun hem mizahı, hem şarkılarıyla (Çok iyi alaturka söyler) sabahladığımızı bilirim. Eski okurlar da bilir..
Star yazarı, nasıl makul, nasıl derin, nasıl sakin bir yorum yaptı, inanamadım..
Sanatçı, hele mizah sanatçısı, dünyanın her yerinde muhaliftir. Överek, alkış tutarak insanları güldüremezsiniz..
1964'ten beri sahnede olan Metin hangi devirleri yaşadı..
Hep muhalif kaldı..
Amma velakin..
Programı izlemedim, söylediklerini okurken, ben bile 40 yıllık dostumu tanıyamadım.
Yani ipin ucunu nasıl kaçırmış, hayret!.
Kartoğlu, tam da bunları anlattı işte..
"Bulunduğu ortam, yanındakiler onu gaza getirmiş, belli.. Ama Metin Akpınar gaza o sulara yelken açmamalıydı" dedi.. Ve bakın nasıl bağladı..
"Şimdi o sözler yargıya intikal etti.
Bence bu işin Türk Ceza Kanunu ile değil, halkın kıymetlendirmesi ile verilecek bir cezası vardır!." İyi ki takılmışım.. Kartoğlu'nu artık izleyeceğim..