Dün sabah gazetemi masama serdim.
Kahvemi de yanına koydum, günlük klasiğim.. Sayfaları çeviriyorum.. Spora geldim bir sarı kırmızı sayfa..
"Galatasaray yeni yıla bambaşka bir kimlikle girecek/ 2019 Model Aslan" diye bir başlık.
Altında Mehmet Özcan imzalı haber..
İşte 2019 Galatasaray Mucizesi'nin ana hatları.. Emre ve Sinan iyileşecekmiş.
Fatih Hocamın beğenmediği Maicon satılıp, parasıyla, biri Demba Ba, iki santrfor, bir stoper alınacakmış.
Böylece Eren üçüncü santrfor konumuna düşecekmiş.
Altında da Sevgili Bülent Kardeşimin (Timurlenk) görüşü..
"Kim gelse Eren'den iyi olur" diyor.
"Maicon'u yollarken, Ozan'a güvenmeyin.
Bu genci fazla şişirdik. Onun forma giydiği her maçta Galatasaray gol yiyor.. Demba Ba da kimin aklına gelmiş, pes" diye de ekliyor.
Yani, Mehmet'in aslında o "Galatasaray yeni yıla bambaşka bir kimlikle girecek/ 2019 Model Aslan" başlığının altını hiç de doldurmayan, boş haberi, Bülent'in bile aklına yatmamış belli..
O zaman okur, camia inanır mı, 2019'da bambaşka bir Galatasaray seyredeceği haberine..
Ben okurken güldüm..
"Fatih'in beğenmediği Maicon'un parası ile satın alınacak iki santrfor, bir stoper"le "2019 Model Galatasaray" beklentisine gelin de gülmeyin..
Kaldı ki..
Galatasaray'ın sorunu kadro değil.. Kadro, çok aşağılardaki sorun..
Ara transferde bir iki akıllı işle biter gider..
Asıl sorun, Başkan Mustafa Cengiz ve kulübün hem Futbol Direktörü, hem de Hocası Fatih Terim..
Her şeyi Gomis'e bağlamak, her ikisinin de işine geliyor.
O zaman biliyorlar ki, işte tam da bu Sabah Sayfasında olduğu gibi kimse onları eleştirmeyecek.. Camia suçu kadroda bulacak ve "Ara transferde bir Gomisimsi bulununca dertler bitecek" diye uyutulup, rüyalara daldırılacak..
Yahu açıkça ortaya çıkıp "Bu Mustafa Cengiz Başkan kaldıkça, bu Fatih Terim bu kafayı değiştirmedikçe, Galatasaray Ronaldo'yu alsa fark etmez" demiyor, diyemiyor..
Mustafa Cengiz üç günde Aziz Yıldırımlaştı.
Kırk yıllık dostumu artık tanıyamaz oldum.
Konuşmuyorum da.. "Her şeyi ben bilirim. Her şeyi ben yaparım" diyen kafa ile konuşsam ne olacak?.
Geldiği günden itibaren bakın..
Yönetimdeki deneyimlileri kaçırdı, istifaya mecbur etti. Şimdi kimi tanıyorsunuz kurulda?. Kime inanıyorsunuz?.
Herkesi yolladı ki, Aziz olsun!.
İş başına geldiği zaman ona bir tek isim tavsiye etmiştim.
"Kerem Ertan!." Kulübün "Gelir" işlerini yönetiyordu, Ünal Aysal zamanında ve Galatasaray'ı "Dünyanın en kazanan 20 takımı arasına sokmuş, 16'ncı yapmıştı.
Mustafa nerdeyse hepsi kepenk indirmiş bir Galatasaray Store devralmıştı.
Koskoca Galatasaray sponsor bulamıyor, üç otuz paralara razı oluyordu.
Kerem, gelir gelmez müthiş işler yapmaya başladı. Hem simgesel, hem de maddi başarılar anında ortaya çıktı..
Bu Kerem'i kaçırdı Mustafa iyi mi?. 6 ay için Başkan olduğu zaman "Ben gönüllü gelirim. Para almadan çalışırım. Kongrede Başkan seçilirsen ve benimle çalışmaktan da memnun olursan, o zaman profesyonel konuşuruz" diyen Kerem, kongre sonrası profesyonel oldu ve ardından kaçmaya zorlandı.
Niye?.
Uzun uzun düşündüm. Kerem yönetimde değil. Mustafa'nın "Her şey ben demek" hırsı ile çalışması mümkün değil..
O zaman?.
Bir tek ihtimal buldum.
"Kerem, Fatih Terim'le çok eski ve çok yakın dost.. Mustafa Cengiz, Fatih Terim adının önüne geçmesinden hoşlanmıyor.
Onu kendine rakip görüyor.
Sportif A.Ş'de güçlü bir Terim dostu işine gelmedi." Bakın bir gerçek de bu..
Mustafa Cengiz, Fatih Terim'i istemiyor. Yani Terim başarılı olsun da istemiyor..
O zaman durup dururken onunla niye 3+2, beş Yıllık sözleşme imzaladı, derseniz?.
Gösteri.. Camiaya yaranmak, tribünleri arkasına almak için Terim'e ihtiyacı var.
Hocayı yakından tanıyor. O Galatasaray için imza atmadan da çalışır. Bay Teferruat gibi şart şurt da ileri sürmez. Yarın işine son verilirse, o sözleşmeyi ileri sürüp Galatasaray'ı mahkemeye de vermez.
Yani, o imza töreni bir "Mustafa Şov!." Bu "Hep ben.. Hep ben" diyen İkinci Aziz, Mustafa Cengiz'i kongre devirmedikçe, Galatasaray'ın toparlanması zor..
Ya da Mustafa, düşe, kafasını vura ve masallardaki mucize ile "Kulübü Dursun'dan kurtarmak için yola çıkan o idealist Galatasaraylı'ya döne.." İnanıyor musunuz?.
Peki, Kongre'nin toplanıp bu Mustafa'yı al aşağı etme ihtimali var mı?.
Geçiniz!.
Bu takımın bu hallere düşmesinin, seyirci sayısının giderek azalmasının, "Ali Sami Yen Cehennemi" yaratanların şimdi kendi takım ve oyuncularını yuhalayarak, o tribünleri Galatasaray için cehenneme çevirmelerinin sebebi sensin Hocam..
Senin Galatasaray'a oynattığın o uyuşuk, o insanı bezdiren, sövdüren "Aman gol yemeyelim" oyunu, tribünleri takımından soğuttu..
Top yüzde 80 Galatasaray'da, ama o yüzde seksenin yüzde 80'i, Galatasaray yarı sahasında oynanıyor.
Çünkü yan yan, yan geri paslarla, stoperlerin ve beklerin topu senin sahanda çevirip duruyorlar, sonunda Muslera'ya veriyorlar..
Kimse topu ileri atmayı, oyunu geliştirmeyi aklına bile getirmiyor.
Getirtmeyen sensin Hocam..
"Top bizdeyken gol yemeyiz. O zaman riskli pas yok. Garantili pas var.." Bu ne demek Hocam..
Yan yan, yengeç gibi oyna, topu tut.. Rakip de gerzek değil.. Koşmadan, yorulmadan senin kendi kendine oynamanı seyrediyor, kazara kaptılar mı, üç pasta öyle hızlı kontratağa çıkıyorlar ki, golü yiyorsun..
Başakşehir maçında Mariano, Ozan ve Serdar'ın pas grafikleri.. Açıklaması yazının içinde..
CimbomHaberTR diye bir site var..Orda gördüm, Ozan, Mariano ve Serdar Aziz'in pas grafiğini.
Kırmızı oklar rakibe giden paslar.
Yeşiller de bizde kalanlar. Bak yeşillere..
Hepsi yan.. Hepsi Muslera'ya.. Bu grafikler, o rezil, o utanç verici Başakşehir maçından alınmış.. Grafik altı izahlarda bir de "sarı ok" var. Kilit, oyunu geliştiren paslar da sarı renk.. Ama grafikte tek sarı ok yok. Yani Mariano, Ozan ve Serdar ileri tek top atmamış..
Bu utanç futbolu ile maç kazansan ne olacak, kaybetsen ne olacak hocam?.