Başlık sizi şaşırtmasın..
Bu dediğim, kebap türü değil. Marka.. Hani nasıl jilet (Gillette), frijider (Frigidaire), jip (Jeep) aslında birer markayken, bizde tür adı oldular..
İlk defa 1950'li yılların sonlarında, gazeteciliğe başladığımda adını duyduğum ve şimdi artık yok, Ulus çarşısındaki kebapçıda yediğim iskender de bir marka aslında..
Önüme konan bilgi notundan okuyorum..
1867'de Bursa'da kebapçılık yapmaya başlayan Cevat İskenderoğlu'nun vârisleri, 1930'lu yıllardan itibaren Bursa'da Tayyare Sineması (Şimdi Kültür Merkezi) yanında Mavi Köşe diye bilinen dükkânı açmışlar.. Bildiğimiz İskender Kebabı da orda başlamış..
Sırrı, dönerinde ve sosunda..
"Tayyare Sineması" deyince çocukluğum aklıma geldi. Ben o Mavi Köşe'de kebap yedim.
Resmiye Teyzem Bursa'da öğretmendi. Cumhuriyet öğretmeni. Necati Dayım da Bandırma'ya geldi mi, ağbimle beni Bursa'ya teyzeme götürürdü.
Bu arada sinemaya da tabii. Tayyare sineması, babamın Orduevi sinemasından başkasını bilmeyen bizler için nasıl bir heyecandı. Filmin öncesi, ya da sonrasında yanda kebap yerdik.
Demek Mavi Köşe imiş..
40'lı yıllar..
Kendisi de yılların işletmecisi, son zamanların seyahat ve restoran yazarı Erol Kaynar dostum aldı bizi, Nişantaşı Şakayık Sokak'taki İskender'e götürdü.
Girişte anlattığım bilgileri ordan aldım.
Bursa dışında ilk ve tek İskender (Marka tabii) dükkânı, Nişantaşı'nda açılan..
Pırıl pırıl bir mekân..
Yediğimiz kebap da, sütlü kadayıf da lezzet dolu..
Tavsiye ederim.
Tıklayabilirsiniz.. iskender.com.tr