Buğday'la ilgili ikinci tartışma konusunu Ahmet Hakan yarattı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan galayı eleştirerek, Buğday ve Kaplanoğlu'na "Resmi ideoloji tarafından kayrılan yönetmen ve film" damgası vurdu.
"Böyle bir galanın devletin en tepesinin bulunduğu yerde yapılması ve oradan himaye ve ayrıcalık görmesi görüntü olarak da, duygu olarak da tatsız" dedi.
Oysa her türlü düşünce içinde de, bir yazarın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda sanata ve kültüre böylesi değer verilmesini alkışlaması, teşvik etmesi gerekirdi.
1960'lı yıllarda, sansürün yasakladığı "Yılanların Öcü" filmine zamanın devlet başkanı Cemal Gürsel, Köşk'te Gala yapmıştı.
Türkiye o unutulmaz filme, o gala sayesinde kavuştu.
Cumhurbaşkanlarının yoğun gündemleri içinde kültür ve sanata değer vermeleri, hele Buğday gibi çok önemli bir filme, gizli sansür uygulayan medyamıza karşı böyle bir gala düzenlemeleri eleştirilir mi, Ahmet Hakan..
Hele senin gibi İmam Hatip okumuş, filme konu olan Kur'an-ı Kerim Kehf Suresindeki "İbret alınacak öykü"yü hepimizden iyi değerlendirme durumundaki bir yazarın tavrı bu mu olmalıydı?.
Keşke filmi görseydin ve bu paralellik üzerine uzman eleştirisi yapsaydın da, istifade etseydik.