Adlarını vererek beş gazetenin (Hürriyet, Sabah, Milliyet, Vatan, HaberTurk) gazetelerinin spor müdürlerine seslendim. Açık açık sordum "Niye üç maymunları oynuyorsunuz, sizi kim susturuyor" diye..
Hepsi yakınım, arkadaşım.. Bir teki cevap vermedi soruma.. Ne gazetelerinde.. Ne telefon edip bana..
Çünkü veremezler.. Çünkü korkuyorlar..
"Şunları niye yazmıyorsunuz" dediklerim arasında "Gökhan Gönül ve doping" konusu vardı. "Haberin üzerine gideceğinize, hemen Fener'in avukatı kesildiniz.. Bu ülkede dopingle mücadelenin başında gelen, Hacettepe'nin dünyaca akredite doping merkezini kuran adam Uğur Erdener'le konuşmayı niye düşünmediniz, mesela" dedim..
Bizimkilerden gık çıkmadı. Ama Milli Olimpiyat Komitesi'nin (TMOK) başına geçtiği günden beri, ülke sporunda olup biten bunca rezilliği susup seyreden Uğur Erdener dostum dayanamamış ki aradı..
"Bak Uğur" dedim.. "Ben senin Hacettepe Hastanesi'ni nasıl yoktan var ettiğini, Üniversiteyi nerden nereye getirdiğini yakından bilirim. Dopingle savaşını da.. Nerdeyse sıfır olan Türk Okçuluğunu dünya çapına getirip, Dünya Okçuluk Federasyonu Başkanlığına (FITA), tırnaklarında kazıyarak nasıl ulaştığını da.. Ama ne olduysa bu TMOK ve FITA başkanlıklarını kazanmandan sonra oldu. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' dercesine sustun. Hiç konuşmadın.. Neden, kimden korkuyorsun" dedim..
"Bak Hıncal Ağbi anlatayım" diye konuşmaya başladı. Kestim..
"Bana anlatma.. Türk sporu ve Gökhan'ın doping olayı hakkında ne söyleyeceksen, medyaya söyle.. Basın toplantısı yap, ya da yazılı açıkla.. Görelim bakalım, kim nasıl kullanacak?."
Kapadım telefonu, cuma öğleye doğru..
Bugün pazartesi öğleye doğru ve Uğur Erdener'den tık yok..
Dilerim bugün öğleden sonra, bu yazı yayınlanmadan çıkar..
Ya da en azından artık şimdi, bu yazıyı okuduktan sonra, şu doping olayını "Uzman gözü ile" açıklığa kavuşturur.
Umudum yok ya..