Oscar'ın son bölümünü de nihayet izledim..
Tabii Sean Penn'in olay yaratan "En İyi Film" sunuşunu da..
Penn, zarfı açıp Alejandro Gonzalez Inarritu'un adını görünce "Who gave this son of a bitch his green card?" dedi.. "Yani "Bu orospu çocuğuna Yeşil Kartı kim verdi.."
Amerika'yı bilmeyenler kıyameti kopardı.
Sean ile Alejandro'nun birlikte film çekmiş nasıl yakın arkadaş olduklarını bilmeyenler kıyameti kopardı. İki arkadaşın heykelcikler verildikten sonra, sahnedeki kalabalık içinde nasıl sımsıkı ve sımsıcak sarıldıklarının farkında olmayanlar da kıyameti kopardı.
Madde 1. "Son of a bitch" Amerikalıların ağzına sakız olmuş ve artık sözlük anlamını kaybetmiş bir deyiştir. Bizdeki "Hastir" gibi..
Madde 2. Amerika mizaha bizim aklımızın zerre basmadığı bir hoşgörü ile bakar. Başkan Obama için David Letterman, Jay Lenoi Jimmy Fallon, Conan gibi şovmenlerin hemen her gece yaptıkları şakalardan birini ben, bizim Başkan için yazsam mesela, o gün kelepçeyi vururlar bileğime.. Bu iki ülke arasındaki yerleşmiş "Mizah ve hoşgörü" farkından gelir.
Amerika'da hemen her meslek için hem de ne fıkralar üretilir ve kitap yapılır.. Meraklısı bana uğrasın göstereyim. Hemen her ünlü için fıkra yapılır. Sakatlar, özürlüler için yapılmış fıkralar da kitaplar halinde derlenir. Kimse "Ayıp" demeyi aklından geçirmez.
En müthiş espriler ise, etnik olanlardır.
Yahudi fıkraları, İtalyan, Polonyalı fıkraları ciltler dolusu kitaplar olur. İnançlar fıkra olur. Katolik fıkraları, Mormon, Amish fıkraları, Musevi, Müslüman, Budist, Ateist fıkralarının dozuna inanamazsınız.
Hz. İsa fıkralarını duysanız, tüyleriniz ürperir.
Son yılların en yoğun fıkraları, genelde Amerika ile Meksika arasındaki ırmağı yüzerek geçip iltica ettikleri için "Wet Backs/ Sırtı ıslaklar" denen Meksikalılar için yapılır. Meksikalı kaçaklar ucuz işçi oldukları için 177 ayrı etnik milletten oluşan Kaliforniya halkını bile fena halde kızdırır.
Daha evvel sığınmış ve vatandaşlık almış Meksikalılar dahil.. Bu yüzden hemen her gün yüzlerce Meksikalı fıkrası üretir, gazeteler, televizyonlar..
Son aylarda konu, Başkan Obama'nın Meksikalı Mültecilere Yeşil Kart, yani Amerika'da yerleşme, çalışma hakkı verilmesi üzerine çalışmaları yoğunlaşınca fıkralar da arttı.
Yani aslında lafın dokunduğu kişi, Alejandro değil, Başkan Obama'ydı aslında..
Yeri gelince "İfade özgürlüğü" diye mangalda kül bırakmayan bizim yorumcularımızın, gaza gelip Amerika'nın belki de azınlık haklarını en yoğun savunan ünlüsü Sean Penn'e saldırmadan önce mizahı, mizah olarak hoşgörü ile kabul etmeye alışma, önlerine gelene "Irkçı, faşist" damgası vurup, bu lafların anlamını da ucuz etme yerine, Amerikan gerçeklerini öğrenip "Keşke biz de öyle olsak" demeleri gerekirdi.
Yani daha bir kaç fırın ekmek yemeleri..