Yani, kaç yılıydı hatırlamıyorum..
İstanbul'a bir efsane gibi doğan Yedi Tepe ilk mezunlarını veriyordu galiba..
Sevgili Sedefhan Hocam (Oğuz) "Muhakkak gelmen lazım. Tekstil bölümü son sınıf öğrencileri, tamamen kendi eserlerinden oluşan bir defileyi kendileri sunacaklar" deyince, koşup gitmiştim.
Günün çok ilerisinde, modern ötesi bir kıyafet hazırlamış mankenler kadar güzel bir kızı işaret etti, Hocam.. "Buna dikkat et" dedi. "Adı Nihan Akkuş.. Geleceği parlak.."
O Nihan işte 19 Ocak'ta Berlin'de Mercedes-Benz Fashion Week, bir hafta sonra Paris'te dünyanın en prestijli moda fuarlarından biri olan Tranoi Homme'a tasarımlarını sunacak.
O zaman Nihan Akkuş'tu adı.. Mezun olunca, mankenlik, TV sunuculuğu yaptı. Azra Akın'ın kazandığı Miss Turkey yarışmasında finalist oldu, ama aklında hep Moda Tasarımcılığı vardı. Sevgili Kardeşim Okan Buruk'la evlenip, soyadını değiştirince, kendisini tamamen tasarım işine verdi.
Berlin, Paris haberini alınca "Nedir" diye sordum. Bir maille anlattı.
"I have lost my identity at home/ Kimliğimi evde unuttum" muş yeni koleksiyonun adı.
Nihan, tasarımlarıyla birlikte, bir fikir, bir görüş de sunar.
Defileleri bir enstalasyon/ yerleştirme gibidir bir bakıma..
Sadece bu defile için özel hazırlanmış müziği, koreografisi, anlatımı ve sürprizleriyle Berlin'de gerçekleşecek sunumunu şöyle anlatıyor..
"Medya ve televizyon sadece içinde bulunduğu 24 saatten haberdar, dününü silmiş bir kitle yarattı.
TV yayınları birlik olma duygumuzu unutturdular, sahip olduğumuz bütün değerlerin içi boşaltıldı ve kimliğimizi kaybettik.
Hayatımızdaki TV çanağı kültürel ölümümüzün en açık işareti oldu. Bu algı yönetimi eğlendire eğlendire bize kimliğimizi kaybettiriyor."
Bu fikir, bir defileyle nasıl anlatılır?.
Paris ve Berlin şansınız yoksa, İstanbul sunumunu bekleme dışında şansınız da pek yok!..