Yani insanın eline bir fener alıp, güpe gündüz sokak sokak dolaşası geliyor, Diyojen gibi.. Sinoplu filozof "Dürüst adam" arıyordu. Ben yürekli bir televizyon yöneticisi peşindeyim..
Şimdi şu rakamlara bakar mısınız?. Sevgili Ali Eyüpoğlu'nun yayınladığı haftalık Milliyet TV dergisinden aldım.. Bir hafta evvelin seyirci istatistikleri..
Seyirciler, ekonomik durumlarına göre, A, B, C, D diye sınıflara ayrılıyorlar. A, B, alım gücü en yüksek olanlar. Yani potansiyel müşteri. Yani, reklamların doğrudan asıl muhatabı.. Yani milyarlık TV reklamları pastası, aslında bu gurup için.. Onlar seyredecek de, gidip alacaklar. Çünkü ceplerinde alacak paraları var..
İşte bu AB gurubunda, en çok izlenen TV yayını, Galatasaray- Arsenal maçı olmuş..
Hangi Galatasaray?. Havlu atmış. Avrupa ile ilişkisini çoktan kesmiş. Bu maçı tamamen formalite olarak oynuyor, o Galatasaray!..
Onun ardından gelen ikinci TV yayını daha da ilginç..
Galatasaray- Eskişehirspor Kupa Maçı.. İkisinin de ağırlıklı olarak yedeklerle oynayacaklarını söyledikleri, sıranın da sırası bir Kupa maçı.. Kaybetsen, kazansan pek fark etmez..
Her iki maçın olası meraklısı "Galatasaray'a yeni bir hoca gelmiş. Hele bir bakalım" diyenler.. Hepsi o..
Hiçbir özelliği ve güzelliği ve de kıymeti harbiyesi olmayan bu iki maç, haftanın en çok izlenen ilk iki programı iyi mi?. Birini 605 bin, ötekini 538 bin AB gurubu seyircisi izlemiş.
Magazin sayfalarında, hafta sonu eklerinde sayfalarla reklamları yapılan, en ünlü yıldızları oynatmak için, dağlar kadar paralar harcanan diziler, bu iki palavra maçın arkasından sıraya girebiliyorlar. En kabadayısının seyircisi 450 bin bile değil, iyi mi?.
BKM'nin tamamen genç ve kimsenin tanımadığı oyuncularla gerçekleştirdiği, Güldür Güldür başlıklı skeçlerden oluşan programlar, tonla diziyi sollamış ve 6 numaraya yerleşmiş. Seyircisi 420 bin.. Efsane Kurtlar Vadisi, 358 binle, 9'uncu olabilirken..
Yeri yerinden oynatan reklamlar, galalar, canlı yayınlanan kırmızı halılarla sunulan Şeref Meselesi, 313 bin seyirciyle 15'inci olabilmiş ancak, Acun'un O Ses Türkiye'si, 352 binle onuncu oysa.
Bunlar neyi gösteriyor?. Neyi gösteriyor, televizyon patronları, yöneticileri?. Neyi gösteriyor?.
O yırtındığınız, eşek yükü ile paralar ödediğiniz, kıyametleri kopardığınız dizilerin "Tutanı" hiçbir iddiası olmayan palavra futbol maçlarına geçilip, üç otuz paraya mal edilen nerdeyse amatör bir güldürü şov programı ile yarışıyor. Tutmayanı da, size milyonlara mal olup, üç dört haftada yayından kaldırılıyor.
O zaman biriniz, bir tekiniz oturup düşünmüyor musunuz, "Bu işte bir yanlışlık olmalı" diye..
Yahu yanlış kabak gibi meydanda.. Reyting rakamları ortada.. En kabadayı kanalların ortalaması 4, bilemedin 5!..
Yani mevcut 100 televizyondan beşi seni açıyorsa, birincisin.. Yüz ekrandan üçü..
İnsan buna razı olur mu?. İnsan "Biz bir yerde yanlış yapıyoruz. Araştıralım.. Araştırılsın" demez mi?.
Aslında fazla araştırmaya da gerek yok.. Evlerinde boş otururken, yabancı kanalları şöyle bir karıştırsalar görecekler..
El oğlu ne yapıyor, biz Alla Turca kafamızla nerelere saplanıp kalmışız, ortada duruyor.
Bu konuya devam edeceğim tabii.. Söylenecek daha çok şey var!..