Perşembe sabahı, spor sayfasından başladım gazeteme.. Galatasaray 4-0 yenilmiş. Hele ikinci yarıda Alman Liginin küme düşme hattındaki takımı Dortmund resmen alay etmiş bizimkilerle.. İsterlerse 8-9 atacakken, vitesi 1'e indirip dalga geçmeye başlamışlar..
Merak ediyorum, nasıl vermişiz diye..
Şu anda bu satırları yazarken, aklımda o maçı anlatan sayfalardan kalan bir şey yok.. Ne vurucu bir başlık, ne çarpıcı bir yazı.. Bir Hamit'in televizyondan alınma "Haddimizi bilmeliyiz" lafları var.. O da İsmail Kartal yüzünden aklımda, o kadar..
Peki, öteki gazeteler farklı mı?.
Değil.. Gece maçları, hele Avrupa maçları gibi, onda başlayıp, 12'de biten maçlar ve erken baskıya girme zorunluluğu bir araya geldi mi, ortaya bu görüntü çıkıyor..
O zaman oturup, bu koşullar içinde okunur, akılda kalır sayfalar nasıl yapılır, onu düşünmek gerek..
Maç bitmeden yazıldığı belli yazıları okur anlamaz mı?.
Günümüzde Kahraman Bapçumlar, İslam Çupiler yok, maç yazılarını lezzetle okutan.. Nasıl olsun. Çala kalem, maç bitmeden yazılan yazıdan "İslam, Kahraman" çıkar mı?. Çıkmayınca okuyan da olmaz. O zaman?.
Daha nerdeyse 20'nci dakikada verilen, ama adam son dakikada iki gol atınca, "5"ten "10" çevrilen notlara artık itibar edip bakan var mı?.
Bizim gazetede bir de bilgi eksikliği var. Çerçevede yedek oyuncular yazmıyor. Yedekler 14 isim. Bunları yazmak yarım. Üç koca sayfa ayırdığın maçta yarım santimi esirgiyorsun.. Oysa o yedekler sabah elinde gazete olan okura düşünme fırsatı verir.. "Ben olsam, 3-0 yenik Galatasaray'a kurtarıcı diye, Yasin, Cemali ve Emre Çolak'ı mı alırdım" der, öbür yedeklere bakarsın.. Öbür yedeklere bakıp, tribüne gönderilenleri düşünür, "Bu nasıl kadro" dersin mesela..
Eleştiri yazanların hepsi, müthiş imzalar. Sabah, açık ara, en iyi yorumcu kadrosuna sahip..
Ama hepsi telefonla, alel acele yazdırılmış yazılar ne kadar vurucu, ne kadar çekici olur?.
Bütün gazeteler, kör değneğini bellemiş, Namık Ağabeyli, gündüz maçlı, 40 yıl evvelki sistemle gidiyor.. Yıl 2014 olmuş.. Dünya değişmiş.. Farkında değiller..
"Koşullar değişti. Yeni koşullar içinde, yeni şeyler yapmak, maç sonrası gazeteyi yeniden tiryakilik haline getirmek gerek" diye düşünen bir spor servisi var mı medyada..
Olsa, toplanırlar aralarında.. Beyin fırtınası yaparlar.. Bu toplantıları en az ayda bir tekrar ederler. Kıyasıya öz eleştiri yapar, yeni fikirleri tartışırlar. Neler, neler neler çıkar?.
"Böyle gelmiş, böyle gitmez" arkadaşlar.. Değişen devre ayak uyduramaz, yenilikler bulamazsak, yapamazsak, gideriz!..
Bu antik, bu klasik spor sayfacılığını yıkın artık!..
Bir şey yapın.. "İlk Sabah yaptı" desinler!..
Bir şey yapın.. Maçın ertesi, işte, okulda, kahvede, kafede konuşulsun..
"Sabah spor'da gördün mü" densin!..
Bu lafı en son ne zaman duydunuz, sevgili kardeşlerim?.
O zaman tembelliği bırakın!..