Bu başlığı bu sayfanın başında kim bilir kaç defa gördünüz?.
Daha da göreceksiniz..
Şair, ustalar ustası Fuzuli, 500 sene önce söylemiş.. O zamandan beri değişmemiş bu İstanbul şehri..
"Söylesem tesiri yok!.. Sussam gönül razı değil!.."
İstanbul'un günlük yaşam sorunları düzelir..
Hem de sandığınızdan kısa zamanda düzelir.. Yeter ki o sorunlarla ilgilenen biri çıksın..
Atanmış, seçilmiş kimsenin umurunda değil bu kent..
Girin vilayetin, belediyenin dosyalarına.. Bir sorunu belirleyen rapor, bir çözüm öneren teklif var mı?.
Bulamazsınız..
Herkes makamında oturup, Ankara'yı gözlüyor.
Ordan önemli biri gelince, rahat ettirmek için İstanbul halkına işkence dahil, her türlü önlem alınıyor bir..
Ordan bir emir gelince, gene İstanbul halkına işkence dahil, her şey yapılıyor, bu da iki..
Ondan sonra, ver elini makam odası.. Gelsin çaylar, kahveler.. Dolsun mesai saati..
Yahu bir çıkın dışarı..
Makam arabalarınız var.. Korumalarınız var.. Korkmayın. Bir çıkın..
Dolaşın bakalım neler oluyor?.
Görün gözünüzle..
Verin bir emir.. Bir şeyi, tek bir şeyi, minnacık bir şeyi düzeltin de, yarın giderken "İstanbul'a şunu da ben bıraktım" diyebilesiniz..
İstanbul halkının en büyük sorunu Trafik!..
Peki ne yapmış Belediye, ne yapmış Vilayet, trafik sorununu çözmek için bugüne dek?.
Yahu bana bir dosya göstersin, İstanbul Valisi..
Emniyet Müdürü.. Trafik Müdürü.. Belediye Başkanı..
Belediye Trafik yetkilileri..
Karayolları Genel Müdürlüğü..
Dosyadan bir sayfa çıkarsın ve desinler ki.. "Şu sorunu belirledik. Şu çözümleri önerdiler.."
"Karar aldık" demesinler.. "İnceliyoruz" desinler razıyım.. Yüz kere razıyım.. Bin kere razıyım..
Sorun 2000 yılından beri orda duruyor.. Saydığım makamlardan kimler geldi, kimler geçti.. Ama sorun orda duruyor.. Çünkü hiç birinin umurunda değil, İstanbul halkının çektikleri..
O halkın çektiklerini kendileri çekmiyorlar, çünkü.
Görmeyi, bulmayı, öğrenmeyi merak da etmiyorlar.
Bizim gibi yazan, yalvaran birkaç kişi var.. Onlara da gözleri, kulakları kapalı..
Oturuyorlar oturdukları yerde.. Hiç sıkılmadan..
Bir milyon örnekten bir tane vereyim..
İstanbul'un içinden geçen iki otoban E-5 ve TEM'de tıkanma yerleri 2000 yılından beri değişmedi.
Köprüleri söylemiyorum..
Normal otobanda.. Mesela TEM'de Tekstil Kent yaklaşımı..
Mesela E-5'te Mecidiyeköy yaklaşımı..
Buralar nerdeyse 24 saat kilit, her gün?.
Niye?..
Karayolları Genel Müdürlüğü araştırdı mı?.
İstanbul Belediyesi araştırdı mı?.
İstanbul Valiliği araştırdı mı?.
Bu iki yer (Daha niceleri var) 2000 yılından beri aksıyor..
Neden aksıyor?. Yanlış nerde?. Nasıl düzelir?.
Bir Allahın kulu görmüş mü?. Merak edip, araştırmış mı?. Çözüm için gerekeni yapmış mı?.
Hayır?. Yanlış yıllardır aynen duruyor. Trafiğe giren araba sayısı arttıkça da, sorun daha büyüyor, İstanbul halkının işkencesi daha artıyor..
O Karayolları Genel Müdürüne, o İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürüne, o İstanbul Anakent Belediye Başkanına, hem de yerine giderek, gösterip anlatayım mı, yapılan aptalca yanlışı..
Söyleyeyim mi, çözümü?.
Umurlarında değil..
Zorlu Center denen heyula gelip, İstanbul trafiğinin kalbine bir bıçak gibi saplanırken, zaten trafiği perişan bölgeyi iyice felç ederken kimsenin gıkı çıkmadı..
Ben sordum, İstanbul halkı adına.. Adlarını vererek İstanbul Valisine.. İstanbul Emniyet Müdürüne..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına.. Kara yolları Genel Müdürüne.. En az on defa sordum.. "Sabah gazetesinin karşısından Boğaz Köprüsü'ne giden ve 1972 yılından beri çalışan bağlantı yolunu kim kapattı?. Bu yol sayesinde, Balmumcu ve Zincirlikuyu Köprü bağlantıları rahatlıyor ve bugünkü gibi kördüğümler oluşmuyordu. Sırf Zorlu Center'e, inşaat sırasında, yapım araçları, açıldıktan sonra da müşteriler kolay gitsin gelsin diye, Köprü bağlantısını kapama emrini kim verdi" diye en az on kere sordum..
Tıss yok, hazretlerden.. "Ben verdim"den geçtim.. "Ben vermedim" demekten bile korkar mı insan?.
Şimdi İstanbul'un Yeni Valisi, yeni Emniyet Müdürü var..
Yeni Türkiye'de belki
"Yeni İstanbul da olur" umuduyla değil Vallahi..
Aynen Fuzuli kafası ile soruyorum..
"Söylesem tesiri yok!..
Sussam gönül razı değil!.." diye soruyorum, yanıt gelmeyeceğini bile bile..