O nasıl bir yazıdır, Çetin Ağabey?.. O nasıl bir anlatımdır.. Çetin Altan'dan söz ediyorum.. Mekteb-i Mülkiye kantinlerinde onu okuyarak yetişmiş bir kuşağız biz.. Şimdi yaş 87.. Ama zeka pırıl pırıl.. Kalem eskisinden de kıvrak ve şimdi, o ateşli devrimcinin yerinde, bir ermiş filozof var..
Çarşamba günkü Milliyet'te "Osmanlı devleti altı kez nasıl battı" başlıklı yazısını bulun ve okuyun lütfen ve son zamanlarda okuduğunuz bütün yazılarla karşılaştırın, lütfen..
***
Beni nefret eder hale getiren "Söyleşi enflasyonu" arasında, keyifle okuduğum genç bir gazeteciden söz etmiştim size, Posta'da yazan..
Canan Danyıldız!.
Haftalık söyleşileri için de bir başlık önermiştim, adından gelen.. "Canan'dan Yıldız!.."
Geçen haftaki söyleşisi, bu başlıkla yayınlandı. Bu hafta seçtiği de "Yıldız" da
Naim Süleymanoğlu.. Time'a (Times'a değil, Canan) kapak olan ender Türklerden biri.
Hayatımın en büyük gururunu Naim yaşatmıştı bana.. 1988'de üç metre önümde, Seul'de.. Rakiplerinin hepsi elendikten sonra, ağırlığı dünya rekoruna koydurmuş, kaldırmıştı. Sonra bir daha.. Bir daha.. Üç kaldırış, üç dünya rekoru.
Sonra silkmede ayni şey.. Üç kaldırış, üç dünya rekoru.. Üç kaldırış ayni zamanda toplamda da 3 dünya rekoru.. Bir gecede 9 dünya rekoru.. Akıllara seza.. Time kapağı o hafta geldi.
Salondaki Türkler nasıl coşmuştuk. Hayatımın en büyük hayal kırıklığını da o yaşattı, gene.. 2000 yılında, üç metre önümde, Sydney'de.. Avustralyalılar, sırf Naim için halteri, kentin merkezine, her yerden, her yolla ulaşılan Darling Harbour'da inşa ettikleri portatif salona almışlardı. Halterin bütün biletleri aylar önceden bitmişti. Naim'in yarışacağı gün, nur içinde yatsın Kenan Onuk'la kapıdaydık.. Biletler 500 dolara karaborsada kapışılıyordu. Meydan da, salon da tıklım tıklımdı..
Naim sıfır çekti!..