Bu başlığı kim bilir kaçıncı kez gördünüz köşemde..
İnsanların bedavadan öldüğü ve kimsenin sorumlu tutulmadığı, tutulmaya da niyetlenmediği bir ülkede yaşıyoruz çünkü..
Ne kamuda, ne özelde, pisi pisi ölümlerden sorumlu tutulan yok. Ceza davalarından geçtim. İstifa diye bir müessese bile yok..
Geriye kalıyor bir tazminat davaları.. Onlar da açanı pişman ediyor.. Yıllarca sürüyor. Tonla zaman ve para harcıyorsun. Kaybedersen karşının avukat parası dahil tüm masraflar senden. Kazanırsan, kahrolası "Tazminat kazananı zengin etmez kuralı var" ya..
Yargıç eline üç kuruş tutuşturulmasına karar veriyor. Onu da artık ne zaman, nasıl alabilirsen..
Şimdi yazacaklarıma inanmayacaksınız..
Hani "Her şeyin başı eğitim" deriz ya..
Bu ülkede eğitim düzeyi yükselince, trafikten, sokakların temizliğine ne kadar sorun varsa çözülecek..
Cart kaba kağıt..
Ben bu ülkenin eğitim ve ekonomik seviyesi ortalamanın çok çok üzerinde bir sitesinde, Alkent'te yaşıyorum.
Sitenin yönetimine, aidatların çok olduğunu, kolaylıkla tasarruf yapılabileceğini iddia eden bir gurup geldi. İlk raporlarında da, ayda bir kaç yüz lira tasarruf ettiklerini açıkladılar gururla..
Bakın nasıl tasarruf etmişler..
600 bilmem kaç daireli, küçük bir Anadolu kasabası barındıran sitemizde yığınla apartman, tabii yığınla da asansör var. Türkiye Makina Mühendisleri Odası uzmanları senede bir gelir, asansörlerin yıllık kontrol raporunu hazırlarlar. Bu yıl da eylülde geldiler..
Hazırladılar. Sonuç..
Tüm asansörlere "Kırmızı etiket" gerekir!..
Kırmızı etiket, kontrol sunucu asansörlerde ağır kusur bulunursa verilir. Üzerinde "Asansörün kullanımı can ve mal güvenliği açısından sakıncalıdır" yazar.
Şimdi bu rapor alınır alınmaz bir site yönetimi ne yapar?.
Bizimki önce hiçbir şey yapmadı.
Sitedeki münafık muhaliflere göre, asansörlere bakım yapılsa, yıllık faaliyet raporunun masraf hanesi yükselecek, "Biz tasarruf yapacağız" diye geldiler ya, sözlerini tutamamış olacaklar.
Gururla "Bakın kaç otuz para tasarruf ettik" diye evlere bildiriler yolladılar ve geçen hafta (Eylülde kırmızı etiket, ekim, kasım, aralık, ocak hareket yok. Şubatta açıklama) kapılarımıza çoğunun gözünden kaçabilecek bir kağıt parçası astılar.. "Asansörlerin bakımı için, eylülden beri ucuz şirket aranmış, en ucuzu bulunmuş, onlarla anlaşılmıştır. Çalışmalar başlamıştır, ancak asansör sayımızın çokluğu yüzünden bakım aylar sürecektir."
E, peki, aylar boyu bu kırmızı etiketli, yani kullanımı mal ve can güvenliği açısından sakıncalı asansörler ne olacak?.
Onun da çaresini bulmuş, tasarrufçu yönetim.
Kapıya asılan kağıt parçasının altına "Alkent sakinlerinin bu tehlikeli asansörleri kullanmaları artık kendi sorumlulukları altındadır" yazmışlar.
Yani bunu dedin ya bitti. Yarın Allah göstermesin kaza, yaralanma, ölümler olursa mahkemeye bu kağıt parçası gelecek. "Ben uyardım, bana ne" diye..
Hadi bu lafla tazminattan kurtuldun..
Peki vicdan ne olacak, vicdan?. Sizde hiç vicdan yok mu?.
Onlarca kusurlu asansör, ölüm tehlikesi biline biline çalıştırılır mı?.
Hadi biz burada yaşıyoruz. Ya konuklar?.
Onlar kapıya asılı kağıdı okumak zorunda mı?. Okudular diyelim.. "Hadi biz asansörü bırakıp sekiz kat tırmanalım" derler mi?.
Sevgili İsmail Ünal kardeşim.
Daha düne kadar Alkent'te komşumuzdun.
30 Mart'a kadar hala Beşiktaş Belediye Başkanı olma yanında, komşuluk hatrı da var yani..
Beşiktaş'a bağlı Alkent'te Türkiye Makina Mühendisleri Odası raporu ile "Can güvenliği açısından sakıncalı" görülen asansörler çalıştırılmaya devam ediliyor.
Bu yazımı bir açık "İhbar" kabul et.
Beşiktaş Belediyesi'nin binlerce insanın canı ile oynayan bir site üzerinde sorumluluğu var mı, yok mu, görelim!.
Bu ülkede insanların canının sahibi, sorumlusu var mı, görelim..