Şimdi bakın, hangi niyetle, kimin talimatı, baskısı ile verildiği önemli değil.. Eğer bu ülkede, hukuktan, demokrasiden, anayasal insan haklarından yana iseniz, Yargıç Hasan Pur'un eski Halk Bankası Genel Müdürü hakkında verdiği "Tutuksuz yargılanma" kararını alkışlamak zorundasınız..
..ve eğer, bu ülkede Ana Muhalefet lideri iseniz, hem de seçimlere çok az bir süre kala elinize geçen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek..
Niçin ve nasıl?.
Yargıç Pur, tutuklu sanık eski Banka Genel Müdürü hakkında tahliye kararı verirken.. Dikkat buyurun.. Beraat değil, tutuksuz yargılanma kararı verirken yani, gerekçelerini, benzeri tüm davalara örnek, hukuk dili ile "Emsal" olacak netlikte sıraladı..
1. Dosyaya konmuş delillerin önemli bir bölümü yasal yollardan elde edilmemiştir. Yasal yolla elde edilmeyen deliller kullanılamaz..
İnsan haklarının, kişi özgürlüğü ve dokunulmazlığının en önemli kuralıdır bu, tüm demokrat dünyada.. Yargıçlar, polisin yasa dışı elde ettiği delilleri aynen çöpe atar ve "Başka bir şey var mı" derler ki, siz evinizde rahatça uyuyun.. Canı isteyen polis canı istediği zaman evinizi basmasın, canı istediği zaman telefonunuzu dinlemesin, canı istediği zaman e-maillerinizi derlemesin. Canı istediği zaman gizli kameralarla peşinize düşmesin.. Ülke, polis devleti olmasın..
2. Deliller büyük ölçüde toplanmıştır.
3. Sanığın tahliye edildiğinde delilleri karartması durumu yoktur.
4. Adresi belli sanığın kaçma ihtimali görülmemiştir.
1 numaralı madde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Ki altında imzamız vardır) ve Avrupa İnsan Hakları Antlaşması'nın (Ki altında imzamız vardır) temel hükümlerinden biridir.
2,3, ve 4, Ceza Muhakemeleri Usulü yasamızın "Tutuklu yargılama" ile ilgili maddeleridir.
Yani, Yargıç Pur, aslında, tüm Türk yargıçlarına örnek ve Türk Hukuk Tarihine kilometre taşı olacak bir karar vermiştir. Tekrar ediyorum, hangi sebeple verirse vermiş olsun..
Hukukta, kararlar esastır ve "Emsal" oluştururlar..
Şimdi bu kararı alan muhalefet lideri ne yapar?.
Kılıçdaroğlu hala ve hala, elinde ayakkabı kutusu ile dolaşıyor ve "Bu adam nasıl tahliye edilir" diyor..
Tam tersini yapacağına..
"Bu adamı bile tahliye ettiniz, Sayın yargıçlar.. Ki doğrusu budur. Yasa dışı toplanmış delillerle, bir adam tutuklu yargılanmaz. Dosyası tamamlanmışsa, delilleri karartma ve kaçma ihtimalleri yoksa, hiç tutuklu yargılanmaz. Bu karar ve gerekçesi, bir hukuk anıtıdır" der ve işte o zaman asıl sorardı..
"O zaman hem de Milletvekili seçildikleri halde,, Mustafa Balbay'ı, hem de mahkumiyete dönüşecek kadar uzayan beş yıl, dünya çapında bir organ nakli cerrahı Mehmet Haberal'ı yıllarca tutuklu yargıladınız?. Bu ülkede devletin en büyük nişanı , Üstün Hizmet Madalyası alan kahraman subaylarımızı niçin ve hala tutuklu yargılıyorsunuz?. Başbakanın bile "Durumuna üzülüyorum" dediği İlker Başbuğ Paşa neden hala içerde?. Darbecilikle suçlanan Başbuğ Paşa'yı Kara Kuvvetleri Komutanı, ardından GenelKurmay Başkanı yapan bu iktidar değil mi?. İlker Paşa, en önemli komutan olarak darbe ile devireceği söylenen Başbakan'ın imzası ile iki kez atanmadı m?. Onunla altı sene çalışıp emekli olmadı mı?. Masumiyet Karinesi, bu ortamda bile dikkate alınmazsa, ne zaman alınır" deseydi, Ana Muhalefet Başkanı..
Yargıç Pur'u yerden yere vuracağına "İşte Adalet bu" deseydi?.
O zaman işte o zaman "Demokrat" işte o zaman "Adil", işte o zaman "Hukuktan, evrensel hukuktan yana" olurdu.
İşte o zaman "Ana" Muhalefet Lideri olurdu..