Bir kez daha söylüyorum.. Çok ama çok soğukkanlı olmamız gerekiyor.. Ülkesini, insanını seven, her lafını on kez düşünüp etmeli. Herkes çok dikkatli, özenli olmalı.. Çünkü, Türk ekonomisi şu anda bıçak sırtı üzerinde duruyor.. En küçük sarsıntı, orta ve orta alt sınıf halka çok acı yansır.. Dünyanın kendisi hele Avrupa, hala dev bir krizle boğuşurken, Türkiye'nin de ekonomik batağa girmesinin sonucunu düşünmek dahi istemiyorum.
Şimdi bakın..
Yaz sonuna doğru Merkez Bankası Başkanı "Yıl sonunda dolar, 1.92'lerde istikrar kazanır" dedi. Dolar bugün 2 lira 10 kuruş. Tarihi bir rekor.. Hem de nasıl 2 lira 10 kuruş.. "1.92'de yerleşir" diyen Merkez Bankası her gün yarım milyar dolar sattığı halde.. Merkez Bankası bu döviz hovardalığını daha ne kadar sürdürebilir?. Ve niye sürdürüyor?.
Enerji Bakanı Taner Yıldız ne dedi, geçen gün?..
"Dolardaki 10 kuruş artışın bize maliyeti 4 milyar dolar.."
Yani enerjiye.. Bu maliyet daha ne kadar taşınabilir, enerji fiyatlarına, elektriğe, doğalgaza yansımadan?. Hadi sanayiye vuracağı darbenin etkileri bugünden yarına olmaz, ancak yaza doğru bir fiyat artışı, pahalılık hissederiz.. Ama karda kışta vatandaşın, orta ve orta alt sınıf vatandaşı ısıtan enerjinin pahalanması ne demek?.
Başbakan, kabinesinde yapacağı değişiklikleri Cumhurbaşkanı ile görüşürken, ben de ekran başında sonuçları bekliyordum. Ekranda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Karşısında da, Ahmet Hakan ve dört gazeteci.
Kılıçdaroğlu, hatta Ahmet Hakan'ın uğraşır gibi olmasına rağmen yumruğunu masaya vurmadı. "Ben asla yumruk vurmam" dedi.. "Biz bu meseleyi istismar etmeyeceğiz. Olayların normal akışında gidişini izleyeceğiz" dedi.
Üç ay sonra seçime girecek bir ülkenin ana muhalefet partisi lideri olarak olabildiğinde sakindi.
Ardından, başbakan kabinesinde yaptığı 10 değişikliği açıkladı. Adı olaylara karışan 4 bakan değişmişti. Yerel seçimlerde aday olan 3 bakan değişmişti. Başbakan kendi takdiri ile de 3 bakan değiştirmişti.
Beni şaşırtan, bu son gurupta yani "Başbakanın takdirleri ile değişenler" arasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun olmayışıydı.
Başbakan "Yeni Türkiye için İstiklal Savaşı" demişti, ayni gün erken saatlerde..
İstiklal Savaşı, ülkeyi ele geçirmek isteyen dış güçlere karşı yapılır.. İçerde ortakları olan dış güçlere karşı..
Sıcak savaşla ülkemizi istila edenlere karşı Mustafa Kemal'in etrafında toplanmıştık. Başbakan bu açıklamayı yaparken, arkasında dev bir Mustafa Kemal afişi iniyordu zaten.
Bu defa ülke siyaseten ele geçirilmek isteniyordu, Başbakan'a göre.. Aslında sadece ona göre de değil.
Bu ülkenin en değerli diplomatlarından, üstelik CHP'li siyasetçi Şükrü Elekdağ da, üç gün önce sürpriz bir açıklama ile ayni şeyleri söylemişti. Elekdağ, Amerikan Büyükelçiliği yapmış bir diplomat. Orayı iyi bilir. Sözlerini dikkate almak gerek.
Şimdi, AKP İktidarının ilk seçim dönemi sonundaki duruma bakalım..
Amerika, Türkiye'ye hayran.. Bütün İslam ülkelerine örnek gösteriyor. Ortadoğu'da lider ülke muamelesi yapıyor.
Avrupa Türkiye'ye hayran. Avrupa Parlamentosundaki fotoğrafı hatırlayın. Oylamada herkes nasıl "Türkiye'ye Evet" diyor.. Tüm komşu devletlerle ilişkiler harika.. En başta Ermenistan meselesi.. Cumhurbaşkanları düzeyinde kardeş ilişkiler.. İsrail'le de durum farklı değil. Gittim, içlerinde gördüm. Tel Aviv'in en güzel tarihi binalarından birini Türkevi olarak tahsis etmişler. Onarılmış, harika bir yapı ortaya çıkmış.. Geziyoruz.. "İki ay sonra Sayın Abdullah Gül gelecek, bizim Başkan Peres'le birlikte açacaklar" dedi, İsrailliler.
İki gece evvel, şimdi Amerika Büyükelçimiz olan Namık Tan'ın düzenlediği Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için, Elçiliğin bahçesindeydik, Nebil, Sunay, Haşmet, ben.. Simon Peres tam iki saat kaldı, resepsiyonda.. Öylesi..
Peki şimdi manzara ne?.
Etrafta dost komşu nerdeyse yok. Amerika imalara göre bize yönelik komploların arkasındaki ülke.. Avrupa Birliği nerdeyse hayal olmuş, Avrupa'da o sıcaklıktan eser kalmamış.
2005'lerdeki tablo tamamen tersine dönmüş..
Peki bu ters dönmenin sorumlusu kim?.
"Yeni Türkiye" derken sadece içeriyi mi kast ediyoruz?.
Dışarıya da bir "Yeni Türkiye" görüntüsü vermemiz gerekmiyor muydu acaba?.
Bekleyip göreceğiz!..
Ama soğukkanlı bekleyeceğiz. 76 milyonun 70 milyonu, ekonomik krizi kaldıramaz çünkü..
Gemi batarken, içerdekiler, iktidar, muhalefet, falan filan diye ayrılmaz, unutmayalım..