Bu ülkede "İyi" Adalet Bakanı yok.. Bugünkünden söz etmiyorum.. Benim bildiğim, yaşadığım dönemde hiç olmadı. Neden bu kadar kesin söylüyorum..
Çünkü bu ülkenin on yıllardan beri bir Adalet Reformu'na ihtiyacı var. Artık gözle görülecek, elle tutulacak kadar somutlaşan hataları düzeltecek, insanların güven içinde yaşamalarını sağlayacak, vicdanlarının sızlamasını önleyecek, hepsinden önemlisi, hiç yüzünden ölmelerine, sakat kalmalarına engel olacak hükümler getiren bir Adalet Reforumu'na..
Ama buna inanan, kolları sıvayan, bu reform için çalışma başlatan Adalet Bakanımız oldu mu hiç?. Bilen, gören, duyan var mı?.
İtirazı olan var mı?.
***
Hafta sonu tatili dolayısıyla kayak yapmaya gitmiş öğrenciler, Erciyes Dağı'na..
Böyle geziler üniversite hayatının ayrılmaz parçalarıdır. Genelde öğrencilerden biri veya bir gurup organize eder. Kendisi de okul masraflarının bir bölümünü çıkarır böylece.. Gene öyle olmuş..
Sonuç, gazete manşetlerinde..
"Bu bir katliam!."
Posta abartmamış, aynen öyle.. 11 kişinin öldüğü, bir o kadarının da yaralandığı kazanın sebebi, dökülen otobüs.. Hem de karlı buzlu dağ yollarına vurulan otobüse bakar mısınız?
1- Muayenesi yapılmamış.
2- Yolcu taşıma belgesi yok.
3- Kar lastiği yok. Kabak lastikleri ucuz kaplama.
4- Bu otobüsle şoförün seçtiği yol, kısa ama, dik, virajlı ve buzlu..
Daha ne olsun..
Olacağı göreceksiniz..
11 kişiyi öldüren bu kaza (Kayıtlara kaza diye geçecek.) sonunda hiç kimse can yakacak bir ceza almayacak. Ne hapis, ne tazminat..
***
Bir askeri römorkör, tersane havuzunda batar mı?. Hadi battı diyelim.. 10 kişi ölür, 17 kişi yaralanır mı?.
Bu nasıl bir ihmal, bu nasıl bir gaflet, bu nasıl bir ihanettir.. Bu nasıl cana değer vermemektir..
Ne olacak peki?.
Afyon'da cephanelik patladı, 25 kişi öldü ne oldu?.
Hızlı trende 31 kişi öldü, ne oldu?.
Rögar kapağı açık unutuldu, minnacık kız öldü, ne oldu?.
Okulun kapısı öğrencinin üzerine devrildi, çocuk öldü, ne oldu?.
Kale direği antrenman yapan gencin üzerine yıkıldı, genç öldü, ne oldu?.
Hiç bir şey olmadı..
Bu yasalarla olmaz da..
Çünkü Ceza Yasalarımız, önleyici güçte değil. Savcı ne yapsın, yargıç ne yapsın.. Yasa ötesinde ceza veremezler ki?.
Hukuk yasalarımız ise adeta teşvik edici..
"Hükmedilen tazminat alanı zengin etmez.."
Yahu, kadın iki genç kızını kaybetmiş dağa yollanan hurdada.. Ona milyarla dolar tazminat ödesen, iki kızının acısını karşılar mı, onların yerini tutar mı?.
O acılı anaya sorun bakalım.. Kızlarını mı geri ister, milyarları mı?.
Gazetelerde okuduklarımız, ekranda gördüklerimiz ve duyduklarımız, bizim için sadece sayılardan ibaret..
Tazminatın alanı zengin etmesi değil sorun. Vereni korkutması. Korkutacak, canını yakacak ki, önlem alsın..
3 ölü.. 14 ölü.. 25 ölü..
Buz gibi soğuk rakamlar..
"Vah vah" diyoruz.. Rakam büyüdükçe "Vah"larımız da azıcık büyüyor, hepsi o kadar..
Ama ateş içimize düştüğünde, canımız gittiğinde öyle mi?.
Kendinizi o fidan gibi yetiştirdiği iki kızını kaybeden annenin yerine koyun..
Kızlarının mürüvvetlerini görmeğe, torunlarını kucağına basmaya hazırlanan annenin acısını ölçebilecek alet var mı dünyada..
Ne demek, "Hükmedilen tazminat alanı zengin etmez!.."
Üç otuz para tazminat hükmet ki, bu rezilliklere göz yumanlar, röpar kapağını açık, kireç kuyusunu meydanda, okul kapısını kırık, kale direğini çürük bırakanların, o otobüsü dağa sürenlerin, o acemi askere gece yarısı bombaları tasnif etme emri verenlerin kılları kıpırdamasın..
O zaman söyler misiniz, nasıl güvende olacağız biz bu ülkede?.
Bizim acil Anayasa'ya değil, hayatta kalmaya ve güven içinde yaşamaya ihtiyacımız var, öncelikle..
Sağ kalırsak, kalabilirsek, Anayasa'yı nasılsa yaparız!.