Ortaköy benim dostlarımla ortaklaştığım salonum gibidir, çeyrek asırdan fazla.. Öğle yemeklerini de hep Ertekin'de yerdim.. Ama bizim usta üç günde bir dekor ve işlev değiştirme merakı yüzünden bana kapattı. Aylardır ekmek arası köfte dışında bir şey satmıyordu. Şimdi de bar yapmaya karar vermiş..
O zaman bana da yeni bir yer bulmak düştü..
Her gün yeni bir yeri sevmiyorum.. Alışkanlıklarım önemli..
Dolaşmaya çıktık, Ortaköy'de.. Şöyle şirin, sıcak, her öğlen gelebileceğimiz, benim "Olmazsa olmaz"ım yol üzeri, önünden insanlar geçen bir yer arıyoruz..
Meydanda iskelenin karşısında Mado'nun önünden geçerken, orda duran delikanlı bağırdı.. "Buyrun.."
"Ama biz açız" dedim.. "Bizde her şey var" dedi. Girdik. Bir menü getirdiler ki, nefis.. Her şey var gerçekten.. Çorbadan başlayarak sipariş vermeye başladık ki, menü hikâye.. Seçtiklerimizin hiçbiri yok.. Mado gibi marka bir isim bunu yapar mı?. Öfkeyle kalktık. Hemen yanında "Bomonti" diye bir yer var. "Bize buyrun" dediler..
Buyurduk..
İlk sorum "Menüdeki her şey var mı" oldu.. "Fazlası bile var" dediler. "Özel bir şey isterseniz onu da yaparız.."
Menü renkli.. Karar veremiyoruz. "Hepimiz bir şey seçelim, ortaya koyalım" dedim. Ünal'la Ertekin "Harika" dediler..
Meksika usulü tavuk, Bomonti usulü çoban kavurma ve penna arabiyata istedik..
Geldi.. Yemekler kızgın tavaları içinde. Öyle güzel bir servis ki.. Tavuğun bir sosu var, üç somun ekmek yedirir.. Kavurma gerçekten özel..
Patlamak üzereydik.. "Pişmaniyeli dondurmamızı tadın" dediler..
Ortaya bir de ondan.. Yani müthiş bir tasarım bu pişmaniyeli dondurma.. Kat kat yapmışlar, milföy gibi.. Ağzında dağılıyor insanın.
Erdal Müdürüm de bir gece evvel ordaymış, öğrendim.. Sordum "Sen asıl soğan çorbasını dene" dedi.. "Ama o menüde yok, önceden haber vermen gerek.."
Ortaköy Bomonti'yi bir deneyin.. Fıçıdan çekme tekel birası var ya, adını ordan alıyor.. Üniversite yıllarımdan bu yana, ilk defa içtim, keyifle..