Kıbrıs'ın anıt isimlerinden Rauf Denktaş'ı da dün Kıbrıs'ta anıtlaştırdık.. Hayır, son zamanlarda onunla ayni fikirde değildim. Ama ona sevgi saygımı hiç yitirmedim. Fikirlerinden ve değişen dünyaya rağmen değişmeyen inatlarını hep anlamaya çalıştım çünkü..
Onun yerinde olsam, onun yaşadıklarını yaşasam ben de farklı davranamazdım, büyük ihtimalle, onu gördüm... Bekara karı boşaması, uzakta oturup zurna çalması kolay..
Eleştirenler, yerden yere vuranlar!.. Siz "Rauf" oldunuz mu hiç?. Kıbrıslı Türklere karşı EOKA çetecilerinin yaptıklarını, o kanlı sahneleri uzaktan resimlere bakmakla, içinde yaşamak çok farklı şeyler..
Rauf, Türk Mücahit Teşkilatını kuran delikanlıydı o zaman, çoğunluğun azınlığı ezmesine, yok edercesine ezmesine karşı durabilmek için..
Sonunda Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımı ile anlaşma imzalandı. İngiltere çekildi. Bağımsız Kıbrıs devleti Ada'nın iki halkını da büyük ölçüde gözeten bir Anayasa ile kuruldu. Sonra ne oldu?. Rum tarafı o Anayasa'yı işlemez hale getirdi. Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını isteyen çeteler, kendi kanlarından ve inançlarından Devlet Başkanını Makarios'u devirdiler. Türkiye Anayasa'daki garantör hakkını kullandı, müdahale etti. Kıbrıs fiilen ikiye bölündü. Anlaşmazlık yıllarca çözülmedi.. Çözülebilirdi. İlkokuldan beri yakın arkadaş iki taraf lideri Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides çözebilirlerdi. Ama bir tarafa Atina, öbür tarafa Ankara izin vermedi.
Anlaşma karşılıklı ödünlerle olur. İki uzak başkent de, iç siyasal çekişmeler yüzünden ödüne yanaşmayınca Kıbrıs barışa kavuşamadı..
Denktaş, Kıbrıs Türklerinin lideri olarak, Kuzey'i garanti altında görmeyen çözüm önerilerine "Hayır" dedi hep.. "Yaşamım boyunca adım 'Mr. No' kalacak" diyerek üstelik.. Ama kendi açısından haklıydı. Katliam günlerini yaşamıştı. Yapılan mükemmel Anayasa'nın ayaklar altına alındığı günleri yaşamıştı. Türkiye garantör olmasa, Enosisçiler/ Yunanistan'la Birlikçiler" kazanmıştı bile. Rumlara güvenmiyor, o acı deneyimleri yeniden yaşamak istemiyordu. Direnişin çözüm olmadığını da görüyordu. Çekildi. Ama sonuna dek, görüşlerini değiştirmedi. O görüşte olanları destekledi.
Ben Rauf Denktaş'la, aklıma gelmez bir ortamda tanıştım..
Yakın dostum gazeteci, işadamı Ertan Birinci Kıbrıs'a davet etmişti, Sarı Kırmızılı Kaşkol kitabımın yayın günlerinde.. Lefkoşa'da bir Galatasaraylılar Derneği kuruluyordu. Açılışa gelebilir miydim?. Kıbrıs'a hiç gitmemiştim.. Koştum.. Akşam üzeri dernek binasına, açılışa gittik. Kalabalık arasında elime bir makas verdiler, kurdelayı kesmem için.. Yaklaştım. Biri daha var, elinde makasla.. Aaaaa!.. Rauf Denktaş.. Büyük mücahit.. Büyük lider.. Kıbrıs'ın efsane adamı orda.. Yani insan bu kadar mı gösterişsiz olur?. Elini uzattı "Ben sizi tanıyorum Hıncal Bey" diye.. Akşam yemekte de beraberdik. Tanıdıkça sevdim. Konuştukça saydım.. Her Kıbrıs'a gittiğimde aradım. Ertan'la her defasında selamlarımı ilettim, onun selamlarımı aldım..
Kıbrıs Türkleri için Büyük Lider, benim için "Adam"dı, Denktaş.. Dosttu!..