Önce önüme konan zarfı açtım. Bir mektup çıktı. Okudum.. Siz de okuyun..
***
Pek kıymetli dostum Hıncal,
Hatırlar mısın?
Sene 59. Bir masanın etrafındasınız Öcal, Ahmet, Kurthan, Yaşar, Güneş, Başkurt, sen... Yazı dizgideyken en keyifli zamanlarınız... Ve yanınızda ben... O zamanlardan beri pek görüşemedik... Çok uzun zaman olmuş.
Sen nasılsın? Afiyette misin? Esas havadisler bende aslında. Anlatacağım o kadar çok şey birikti ki! Çok şaşıracaksın biliyorum ama Anadolu Efes Grubu'yla geri döndüm ben. Şişem, logom her şeyim aynı. Tadım tuzum da pek yerinde. Hatta şahane!
Sen iyi hatırlarsın, eskiden bira bahçelerinde yudumlarlardı beni. Nerede o eski günler der iken, şu an İstanbul'da kendime şahane bir ev buldum, bira bahçeleri kadar özel. Artık bir görüşsek diyorum. Senin istediğin bir tarihte, Asmalımescit'teki Tekel Bira Evi'nde bekliyorum. Eski arkadaşım, özledim seni.
Kavuşmak ümidiyle,
Tekel Birası..
***
Şimdi bu mektubu alır da duygulanmaz, 1959'un o Yeni Gün gecelerini, ekmek arası tükrük köftenin yanında, ortada duran tek şişe birayı sırayla yudumlamanın keyfini hatırlamaz, içiniz "Cız" etmez mi?..
İşte Feride bu..
Feride Edige.. PR denince, üç isim say.. Biri Feride. Benim can dostum.. Bütün yazılarımı okumuş, biliyor. Yeni Gün gecelerini biliyor ve Tekel Biralarının dönüşünü bana böyle haber veriyor..
Gideceğiz tabii Asmalı Mescit'e.. Öcal Ağbim İstanbul'a gelince.. Ahmet (Kışlalı) artık yok.. Yaşar (Güngör) biraz rahatsız. Güneş (Tecelli) Ege'deki inzivasını çok az terk ediyor. Kurthan gelebilir bak.. Başkurt da (Okaygün) buralarda..
Ortaya koyarız Tekel Birasını.. Asmalı Mescit'te tükrük köftesi de vardır elbet.. M. Ali Ağabeye de bir selam sarkıtıp, Şerefe!..