Biz futbolseverleri Allah korumuş da haberimiz yok.. Süper Lig ihalesini maazallah Telekom kazansa yanmıştık..
Ben böylesine gayri ciddi, böylesine laçka bir işletme daha tanımadım hayatımda, dersem inanın..
Olay aslında basit.. Ama vahameti göstermeye yeterli.
Bende kablolu TV var.. Pek kullanmam. DigiTürk işimi görüyor çünkü. Zaten bir izlediğim maçlar.. Telekom'a ihtiyacım, teletext için. Bir haberi merak ettiğimde kanalların yazı servislerine girmem gerekiyor. DigiTürk'te bu hizmet yok..
Geçen cuma fark ettim ki, Kablolu TV'imde görüntü yok. Bağlantıları falan kontrol ettik, sabah erkenden Ercan'la.. Yerli yerinde.. Telekom'u arayıp arızayı haber verdik.. "Bugün gelirler" dedi notumuzu alan kız..
Fatoş'a "Evden ayrılma" dedim.. Akşam üzeri beş gibi eve döndük. Gelen giden olmamış. Nöbeti Fatoş'tan devraldık.. Altı oldu gene kimseler yok. Aradık ki, mesai bittiyse, biz de cuma gecesini evde geçirmeyelim..
"Ona kadar mesai var. Gelecekler" dedi, not alan kız.. Ona kadar kaç kez telefon etti Ercan, saymadım..
Gelen giden olmadı..
Cumartesi, ne olur ne olmaz.. Bu kablolu TV.. "Müşterilerinin hafta sonu televizyonsuz kalmasını istemezler, servisleri vardır herhalde" dedim, saf saf.. Gene evde nöbetçi bıraktık. Tık yok.. Pazar zaten umudumuz yoktu.. Pazartesi Fatoş'a "Sakın çıkma, bekle" dedim gene..
Beklemiş.. Beşe doğru biz geldik, nöbeti devraldık ve Telekom'u bir daha aradık..
"Hamfendi.. Cuma başvurduk. Bugün pazartesi.. Saat altıya geliyor. Hala gelen giden yok.."
Cevaba inanmazsınız..
"Hıncal Bey, cuma günü 19.52'de (Dakikliğe bakar mısınız) gelmişler sizi bulamamışlar. Ulaşamamışlar.."
"Bu yalanı kim söyledi" dedim, kıza.. "Cuma günü saat 18.00'den 22.00'ye kadar evde ben dahil, beş kişi vardık. Kimse gelmedi. Benim ve yardımcım Ercan'ın telefonları sizde kayıtlı.. Kimse aramadı. Alkent güvenlik servislerinin, kapıda girişe izin verenler başta, haberleri yok.. Bu yalanı size kim söyledi?.. Onun telefonunu bana verin. Konuşayım.."
"Kimin geldiği burada yazmıyor Sadece gelip sizi bulamadıkları yazıyor" dedi kız gene..
Düşünebiliyor musunuz?.. Telekom bilgisayarında bir yalan var ve yazanı belli değil. Dağ başı mı burası?. Dingonun ahırı mı işletiliyor..
Ve de bu koskoca şirket(!) Hıncal Uluç'u böyle pervasız eşek yerine koyabiliyorsa, sıradan vatandaşa kim bilir nasıl davranıyordur, varın hesaplayın.
Bunların hepsini pazartesi gecesi o kıza aynen söyledim.. Bin kez özür diledi.. "Ben özür değil, iş istiyorum" dedim.. "Bir televizyonuma gelip baksınlar. İki.. Pazartesi gecesi bana ulaşılamadığı, evde bulunmadığım yalanını kim söyledi, onu bana bulun!."
Bakın bu satırları yazarken günlerden çarşamba.. Saat 10.30..
Türk Telekom'dan arayıp bilgi veren tek kişi yok ve kablolu TV'im hâlâ çalışmıyor..
Bu mudur?..
İşletmecilik bu mudur?. Binlerce, milyonlarca vatandaşın belki de tek eğlencesi televizyon konusunda sorumlu olmak bu mudur?.
Türk Telekom'un Genel Müdürü'nden başlayarak, durmadan telefonlarıma çıkıp güya not alan ve hiçbir işe yaramayan kızlar ve de en önemlisi cuma 19.52'de benim evde olmadığım yalanını kaydeden yalancılar dahil hepsinden hesap soruyorum.
Kendi adıma değil. Canları cehenneme.. Benim kablolu TV'ye de, Telekom'a da ihtiyacım yok..
O pahalı reklamlarla yarattıkları cennet havasının arkasındaki cehennemin özrünü dilemedikleri sürece bu işin peşini, vatandaş adına bırakmayacağım.
Susmaya devam ederlerse, avukatlarım harekete geçecek. Onları mahkemeye vereceğim..
Ya Ya vatandaşa adam gibi davranmayı öğrenecekler.. Ya da öğrenecekler.. Başka yolu yok!..