Üç ay oldu kitap piyasaya çıkalı... Yayınlandığı gün ses getirdi. Haftalarca "Çok satanlar" listelerinde kaldı. Baskı üzerine baskı yaptı. Hakkında bir sürü haber yazıldı, çizildi. Daha çok da kitabın ana teması iki ayrı dünya kadınının lezbiyen yakınlaşması gibi yansıtıldı.
Ece Vahapoğlu herkesi, en çok da beni şaşırttı. Köşe yazıyor, röportaj yapıyor, haber peşinde koşuyor, yurt içinde, dışında, tonla dilden sunuculuk yapıyor özel gecelerde. TV'lere çıkıyor. Peki nerden vakit buluyor da 300 sayfalık roman yazıyor.. "Öteki" nin sayfalarını çevirirken, bana en çok sorulan soruyu düşündüm. "Ne zaman roman yazacaksınız" dedi tonla okurum bana, yıllardır. Hep ayni yanıtı verdim.. "Emekli olunca.. Vaktim yok ki şimdi.."
Acaba mesele vakit değil, ilham mı?.
Günümüz Türkiye'sindeki iki farklı kesimi önce ayrı, sonra birbiriyle kesiştirerek ele alan bir öykü, Öteki..
Ece, modernleri anlatmak için kendisi gibi sunucu bir kadın karakteri yaratmış, adı Esin. Yakışıklı kocasıyla da bol bol seviştirmiş kitapta.
Muhafazakar kesimden de sıkmabaş ben öyle diyorum, türban değil- bir genç kız karakteri oluşturmuş, o da Kübra.
Ece "Kübra'nın hayatını anlatmak için tesettüre girip dolaştım, gizlice tarikatlara sızıp zikir yaptım, kapalı kızlarla buluşup sorunlarını dinledim" diyor.
Medya "Acaba iki kadın sevişiyor mu?" sorusunda takıldı, kaldı ne yazık ki.
Sırf o sahneyi bulmak için tüm kitabı "Araştırmacı gazeteci(!)" olarak okuyanlar bile çıktı. Evet o sahne var.. Ama öyle çarpıcı bir mesajla ve anlatımla sunulmuş ki...
"Öyle bir noktada duruyorlardı ki, kaçınılmazı gerçekleştirmek üzereydiler." Kitabın tamamı, dostluğa dönen bu ilişki değil. Tartışılacak o kadar çok konuya değinmiş ki Ece..
Öykü paralel anlatımla bir Esin'in, bir Kübra'nın hayatını sahneliyor.
Ece, gayet objektif Esin ve Kübra'ya karşı ve de sadece onlara sığınmıyor romanında..
Mesela botokslu karısını aldatan zengin işadamı Ahmet Ağabey var..Ya da dindar kocasının gizlice imam nikâhı yaptığı genç eşini öğrenen Nadide Hanım.. Modern adam metres tutuyor, muhafazakâr adam imam nikâhı kıyıyor. Özünde minare ayni, kılıf farklı.
Roman ağdalı, uzun, yoğun edebi cümlelerle sıkmıyor, zaman zaman vurucu tasvirlere yer veriyor. Sürükleyici... Heyecanlı... Şaşırtıcı!
Öteki'nin acaba gerçekten "öteki" olup olmadığı konusunda kafanız karışıyor, hatta bazı diyaloglarda durup düşünüyorsunuz.
Belli ki Ece de kendi yolunu aramış, zihnindekileri yazıya dökmüş. İnceden inceye hoşgörü mesajını vermeyi bilmiş. İyi de iş çıkarmış.
Öteki sadece Türkiye'de değil, dünyada da iyi iş yapar, çeviri işleri ayarlanırsa..
Elalemin neler okuduğunu da biraz biliyorum çünkü..