Efendim şubat ayının başından itibaren, Sevgililer Günü'nü bu yıl da yalnız geçireceğimi yazdım. İlan ettim, ağladım.. Hiçbir işe yaramadı.. Ünal'ın da kız arkadaşı aniden hastalanınca, baş başa kaldık..
Ünal son ana kadar yazdığım yazıların etkisinin olacağına inanıyordu, hep..
Özellikle de, hani bir Cinderella, Kül Kedisi öyküsü anlatmıştım ya, geçen cumartesi Kaya Ramada'da yaşadığım.. Ali ve Aysun'un yarattığı o fevkalade romantik havada, bir dünya tatlısı kız gelip beni dansa kaldırmış, sımsıkı sarılıp, Lale Devri'ni kulağıma fısıldamış, dans bitince de, geldiği gibi anında kaybolmuştu, arkasında cam terlik de bırakmadan.. Yazmıştım ya, hayat boyu kendisine verilmeyen hiçbir şeyi istemeyen gururlu Hıncal'ın kıza adını bile soramadığını..
Şimdi 14 şubat Çarşamba.. Akşam yaklaşıyor.. Durumda değişiklik yok. Az sonra Ünal gelecek, baş başa, AKM'ye gideceğiz..
Kapı çaldı.. Otomatın düğmesine basıp, daire kapısını da açtım.. Apartman kapısından bir dünya tatlısı girdi.. Elinde bir gül.. Sevgililer Günü'nün en klasik armağanı..
"Aaa.. Hıncal Bey.. Yanlış zili çalmışım.. Ama ne iyi etmişim.. Size öyle hayranım ki.. Yazılarınızı öyle beğeniyorum ki.. Burada bir kız arkadaşım var, komşunuz. Onun da Londra'da bir erkek arkadaşı.. Bu gülü ona götürmemi istedi, telefonla.. Ben de getirdim.."
Ben öyle şaşkın bakıyorum gene.. "Kusura bakmayın" dedi güllü kız.. Fırladı merdivenlere kayboldu.. Ben ardından melul melul bakarken..
***
Efendim, köyü seller basmış.. Nasıl seller?.. Tsunami.. Köyün papazı çan kulesinin tepesine tırmanmış, hızla yükselen sulara bakıyor, bir yandan da dua ediyor..
"Tanrım.. Hayatım boyu senin yolundan çıkmadım. Her dediğini yaptım. Buradaki insanlara da öğrettim. Elimdekileri fakirlere dağıttım. Yoksulları evlendirdim, mutlu ettim. Binlerce hayır duası aldım. Sen beni kurtar.."
Az sonra iki köy delikanlısı yüzerek gelmişler.. Yanlarında şişmiş bir iç lastik..
"Rahip efendi, şu lastiğe otur, seni götürelim.."
"Sağolun çocuklar" demiş rahip.. "Siz başkasını kurtarın. Beni Tanrım kurtarır.."
Sular yükselmeye, rahip duaya devam etmiş.. Az sonra bir sandalla iki itfaiyeci gelmiş.. "Atla papaz efendi, seni götürelim.."
"Yok" demiş, rahip.. "Siz başkasını kurtarın. Beni Tanrım korur.."
Sular yükselmiş. Dalgalar delirmiş.. Rahip nerdeyse İncil'i bitirecek.. Yukarda bir helikopter, askeriyeden.. Ucunda merdiven sarkıyor.. Yukardan bağırmışlar..
"Tırman rahip efendi.."
"Siz başkasını alın.. Beni Tanrım kurtaracaktır.."
Helikopter de gitmiş.. Sular yükselmiş, çan kulesini aşmış, rahibi de almış götürmüş, öbür dünyaya..
Ahretin kapısında fevkalade öfkeli rahip, St. Peter'e diretmiş.. "Ben Tanrı ile görüşmek istiyorum" diye.. Öyle kıyamet koparmış ki, Aziz Peter mecbur kalmış, almış çıkarmış Tanrı'nın katına.. Rahip yakınmış..
"Bütün inançlarımı yıktın. Sana en inanan, senin düşüncelerini yaymaya hayatını adayan bir din adamıyım.. Günah hanemde tek satır yok. Sevap hanem tıklım tıklım dolu.. Hayatım boyunca senden tek şey talep etmedim. Bir kez dara düşüp yardım diledim, beni yalnız bıraktın!.." Tanrı gürlemiş..
"Bre gerzek!.. O köy delikanlılarını, itfaiyecileri, askerleri kim gönderdi sanırsın?.."