HÜRRİYET'TE minik bir ölüm ilanı..
"Y.Mimar Muzaffer Bil (Galatasaray Lisesi 1943)"
Hepsi bu..
İnönü Stadı mimarlarından, Gazhane yıkıldıktan sonra onun yerine açık tribünü yapan Mimar Muzaffer Bil..
Hatırlayan ferd-i vahit çıkmamış. Tek sütun haber olmamış spor sayfalarına..
Oysa İnönü Stadı'nın tarihi ve bu tarih içinde Bil Usta'nın yeri o kadar ilginç ki..
Eh.. Sunay Akın anlatır bir gün bir yerlerde.. Ya da Oktay Ekinci.. Şimdi daha da vakti var ya, mesleğine sahip çıkmaya..
Muzaffer Bil ile Gelişim Spor yıllarında çok konuşmalarımız oldu.. Allahın unuttuğu bir yerde, hiçbir işe yaramayacak ve ülkenin başına bela olacak Olimpiyat Stadı'na karşı çıkarken, Muzaffer Bil yanı başımdaydı. Elinde planlarla gelirdi..
İnönü Stadı'nı büyütmek mümkündü..
"Seyirci deniz görsün" diye alçak bırakılan açık tribün yükseltilecekti. Kapalı tribün, yanından geçen yol tünele alınarak Maçka yamaçlarına yaslanacak ve birkaç misli büyüyecekti. Böylece İnönü Stadı 70 bin kişi alabilecek hale gelecek, bu da olimpiyat için yetecekti. Ve de kentin göbeğinde olduğu için, bir de ilave oto yollar ve raylı sistemler gibi, nerdeyse stat fiyatına ulaşım masrafı gerektirmeyecekti.
Bil'i de, beni de dinleyen çıkmadı.
Gördünüz.. Olimpiyat Stadı, Bil'den önce öldü..
Nur içinde yat, Usta!..