Carlos Eire'nin kitabını Hıncal ağabey tam da ben Tadım Türkiye Kupası maçlarının ardından Ülker ve Efes'in her daim Edirne'den ötede kısa kalmalarını irdelemeye hazırlanırken verdi. Kitabı ben okur size sonra anlatırım ama başlık (Waiting for snow in Havana) "O lmayacak duaya mı amin diyoruz yoksa "yı çağrıştırdığı için çarptı beni. İki Avrupalı takımımız Final Four'un kapısından dönüyorlar yıllardır. Neden kapasiteleri mi bu kadarına yetiyor yoksa bütçeleri filan mı kısıtlı? Kesinlikle hayır, Efes'de vasat oynayan Langdon CSKA'yı finale taşıyorsa ya da en değerli guard bile olmuş Popoviç ve Stefanov bize geldiğinde vasatlarının altına düşüyorlarsa şapkayı önümüze alıp biraz "Biz nerde yanlış yapıyoruz" diye düşünmek lazım.
Türkiye Basketbol liginin teknik seviyesi ortada. Bir Ted Baldwin son derece sınırlı bir kadroyla geliyor ve Banvit'te bilimsel basketbol dersleri vererek başarıyı yakalıyor. Eğer üç yıl aradan sonra Ülker'den Türkiye kupası şampiyonluğunu geri almak Efes'i kesiyorsa denecek fazla bir şey yok tabii ki. Lig Şampiyonu da büyük bir sürpriz olmazsa bu ikiliden biri olacak... Peki ama bu mudur sınırlarınız? Yanıt "Budur" ise yazının devamını okumayın bence.
Yıllardır basketbolümüzün lokomotifleri içeriyi idare edecek yapılanmanın ötesine geçemiyorlar maalesef. Her iki kurum da iş hayatında ve özellikle sınır ötesi operasyonlarda çok başarılı. Olsa olsa basketbole iş gibi değil, amatör duygusallıkların etkisiyle yaklaştıklarına bağlamamız gerek sanırım bu perspektif darlığını.
Oysa ki mesela Ülker, ULEB'in Genel Kurulunu İstanbul'da yaptırmanın yanısıra 2009 Final Four'unu Türkiye'ye aldırmayı başarıyor. Ama bunlar hepsi masa başı tanıtım başarıları. Sportif başarıyla sahaya yansılatılamazsa bir işe yaramaz.
Demek ki hedef belli bir Türk takımı en geç 2009'da evinde Final Four oynamalı.
Peki nasıl olacak?.. Fazla gevelemeden söyleyeyim...
Bilimin milliyeti olmaz. Nerde varsa ordan gidip alacaksın. Bakın Final Fourlar tarihine.. Hangi koçlar en fazla yer almış, alın adamları getirin. Onlar takım kurgusunu ve kimyasını oluştursun... İş adabına göre yapılsın. İşi bilene ver ve performansı denetle..
Bu kadar basit...