Öğretmenimiz bir üst sınıfa geçmemizi belirleyecek yazılı sınav kâğıtlarımızın sol üst tarafına yanlış sayısını, sağ üst tarafına da aldığımız notu yazmıştı. Hiç yanlışı olmayan 10, buna mukabil 10 yanlışı olan da 1 alıyordu. Öğretmenimiz nerde yanlış yaptığımızı görmemiz için de sınav kâğıtlarımızdaki yanlışların altını kırmızıyla çizmişti... Bir arkadaşımız çok "yetenekli" çıktı. Sınav kâğıdındaki doğruların altını kırmızıyla çizdi ve son derece kendinden emin bir edayla öğretmenimizin karşısına geçerek, "Burada neyi yanlış yaptığımı öğrenebilir miyim?" dedi. Öğretmeniz, arkadaşımızın altını çizdiği yere bakınca çok mahcup oldu. "Oğlum" dedi, "Yanlışlıkla ben senin doğrularının altını çizmişim!" Böylece sınavda başarısız olan arkadaşımız bir üst sınıfa geçmeyi başardı...
Yanlış anlaşılmasın:
Benim arkadaşım falan değildi. Zaten böyle bir öğretmenim de hiç olmadı. Lafı "yanlışı doğru olarak yutturma yöntemlerine" getirmek için Brecht'ten (Flüchtlingsgesprache adlı eserinden) aktardım.
Yanlışı veya yalanı "yutturmanın" aralara doğrular serpiştirmek gibi çok daha sofistike yöntemleri vardır. Ki, söz konusu öğrencinin kişisel hokkabazlık yeteneği bunların yanında çok masum kalır.
Mesela, sosyal medyada hayli zamandır moda olan arşiv fareliği bunlardan biri...
Hedefe koydukları şahsın eski bir tweet'inin ekran görüntüsünü veya eski bir konuşmasından birkaç saniyelik "algıya" uygun bir kesit buldular mı o şahsı, mesela, FETÖ'cü diye yaftalayıp itibarsızlaştırıyorlar.
İsterse o şahıs 2013'ten beri FETÖ'yle kıyasıya mücadele eden ve FETÖ'nün de nefret ettiği olsun, hiç fark etmez!
Nasılsa nefretten göz gözü görmeyen, algılarla malul bir ortam vardır. Kimsecikler o sözlerin nerde, ne zaman, neden söylendiğini, hülasa bağlamını sorgulamaz.
***
Gelgelelim, aynı arşiv faresi mantığıyla, 19 Ocak 1920'de Sultan Vahideddin'e yazdığı mektuptan hareketle Atatürk'ü de "Padişah yalakası" ilan edebilirsiniz.***
15 Temmuz'da "Sokağa çıkmayın" diyenleri değil de tankın karşısına dikilenleri kafaya takmışsanız ya "kullanışlı aptal" ya "algı operatörü" ya da "fikrin kevaşesisiniz" demektir.