Onca itiraf, onca belge, onca mahkeme kararı yokmuş gibi "yıkım ekibine" öncülük ediyorlar.
Son günlerde tweetleri ikiye değil beşe katladılar nerdeyse.
15 Temmuz öncesi hangi kirli havayı oluşturmuşlarsa aynı kirli havayı oluşturmaya çalışıyorlar!
"Kontrollü darbe" ve "tiyatro" şeklindeki o eski mavallarını daha bir cesaretle dillendiriyorlar. Sedat Peker'den de bir an önce bu minvalde konuşmasını istiyorlar.
15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmadan bu ülkeye eskisi gibi musallat olamayacaklarını çok iyi biliyorlar...
Elebaşlarına ABD ve Avrupa yardım ve yataklık etmeye devam ediyor hâlâ. Bunda da şaşacak bir şey yok. Sonuç itibarıyla CIA kontrolündeki bir örgütten söz ediyoruz.
Hülasa, yeryüzünün tüm müstekbirleri yanlarında... Buna mukabil, 15 Temmuz direnişinin arkasında tek bir güç var: Bu aziz millet.
O halde milletin desteğini zevale uğratacak hiçbir istismara göz yumulamaz...
Bazı şeylerin söylentisi, gerçekleşmesinden daha beterdir. "FETÖ borsası" lakırdıları buna örnektir. Eskilerin "şüyuu vukuundan beter" dedikleri şey işte.
FETÖ soruşturmalarını istismar ederek çıkar sağlandığı, adamını bulanların veya arkası olanların soruşturmadan muaf tutulduğu iddiası yalan da olsa korkunçtur. 15 Temmuz şehitlerinin mübarek kanları üzerine zar atan kim olursa olsun deşifre edilmeli, hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır...
Bir de, soruşturmalarda son derece özenli davranılmalı, kimseye haksızlık yapılmamalı, haktan hukuktan asla taviz verilmemelidir.
Kendilerine yer açmak için ayak kaydırmak isteyen kifayetsiz muhterislerin "kutsal kripto avcılığı" mesabesindeki jurnalleri hak ettiği şekilde muamele görmeli, haysiyet cellatlığına izin verilmemelidir.
"Adımlarımızı Erdoğan'a uydurduk" ifadesini bile fehmetmekten aciz mürailerin, taktikten / stratejiden bihaber şaklabanların, ilk günden itibaren FETÖ konusunda öncü rol oynayan A Haber'i bile itham edecek kadar tozutanların, önüne geleni töhmet altında bırakan müfterilerin hâl ve gidişleri direnişin azmini kırıyor, FETÖ'nin ekmeğine maalesef yağ sürüyor. Dahası direnişi / mücadeleyi sulandırıyor!..
Bozguncular 5 yıl aradan sonra gündüz gözüyle hâlâ "kontrollü darbe" veya "tiyatro" diyerek milleti etkilemeye çalışıyorlarsa, bunda kimi özensiz uygulamaların yanı sıra mücadeleyi sulandıranların kamu vicdanında açtığı yaraların da etkisi vardır.
Herkes ağzından çıkana azami dikkat etmelidir.
FETÖ konusunda özellikle 17-25 Aralık sürecinde cesur bir şekilde tavrını ortaya koyan, mücadele eden Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük bile öyle acayip bir şey söylemişti ki hâlâ şaşarım!
FETÖ'cülerin kontrolüne geçtiği iddiasıyla milletvekili olduğu İYİ Parti'den ayrılan Ümit Özdağ'a, FETÖ'nün Kanaltürk TV'sinde 2009- 2011 yılları arasında "Ters Cephe" programında yorumculuk yaptığını hatırlatarak, "Sayın Özdağ mademki FETÖ'ye hep düşmandınız neden FETÖ'cü Akın İpek'in kanalında maaşlı olmayı kabul ettiniz?" diye sormuştu.
Nerden baksanız tuhaf...
Ümit Özdağ'a, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'yu FETÖ'cü olmakla suçladığı dönemde, hem de 2009-2011 yıllarında katıldığı bir program üzerinden böyle bir soru yöneltmek gerçekten tuhaftı... Bununla da kalmayıp "Rasim Ozan, Ümit Zileli, Fikri Akyüz, Mustafa Akyol, Enver Aysever ve Salih Tuna da o dönemin bu popüler programında yorumculuk yaptılar..." demişti.
Sanırım hepimizi töhmet altında bıraktığının farkında bile değildi. (Ümit Özdağ'a yönelttiği o sorunun mantığı bunu gerektirirdi.)
Ümit Zileli de "KÜÇÜK TETİKÇİ YİNE ETRAFA BULAŞMIŞ!" başlıklı yazısında şöyle cevap vermişti: "Yazıda ima edilen cibilliyetsiz imayı, kendi çıktığı televizyonları bir tarafa koyup 'Ters Cephe'nin içeriğine bir göz atalım; arşivler yalan söylemez (...) O programda Ümit Özdağ, ben ve Enver Aysever kumpasları (...) ifşa etmek için her bölümde birçok şeyi göze alarak konuştuk. İktidar cephesini ise Rasim Ozan, Fikri Akyüz, daha sonrasında da Mustafa Akyol temsil ediyordu... Salih Tuna'yı ise ayrı bir yere koymam lazım. Salih Tuna, o programda hem de Fetullah belasının gücünün zirvesinde olduğu bir dönemde, 'Fetullah ve cemaatinin nasıl bir tehdit olduğunu' anlatmış, biz de hayretler içinde dinlemiştik!.." (Ümit Zileli, 05 Kasım 2020, Korkusuz)
NOT: Diğer arkadaşların aksine hepi topu 5-6 kez katıldığım söz konusu program, telefonla bağlanan Mehmet Baransu'ya Ümit Zileli'nin ağzına geleni söylemesi sonucunda yayından kaldırılmıştı.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz