Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, üstelik doğru söyleyince hatırlaması da kolay ama insanoğlunun en temizi, en vicdanlısı bile yalan söyleyebiliyor işte.
Mesela bu sabah birisi saçındaki örgülere, daracık omuzlarına, elli kilo bedenine bakmadan geçti karşıma, ağzından kaçırıverdi yalanını.
Anladım mı? Hem de ağzından çıkan ilk harfinde. Yok yok, alnıma "insan sarrafı" damgası vurmadım elbette, nerede bende öyle şans, öyle duygulara kapılmadan şak diye şişenin dibini görebilme ustalığı.
Sadece onu tanıdığım içindi damağından yakalamam. Baktım oltanın ucunda çırpınıyor, attım denize, yüzsün diye. Ve yazdım bu yazıyı bir dahaki sefere yalan söylerken atlamasın(lar) diye.
Keşke kimse yalan söyleme ihtiyacı duymasa kimseye.
Gelelim önerilere.
1. Yalan söylediğiniz kişinin zekâ seviyesini sakın küçümsemeyin. Genellikle bilmek gerekir ki kimse bizden salak değil. Zaten karşımızdakinin salak olduğunu düşündüğümüz an yüzde yüz biz ondan daha salağızdır. Yapacak bir şey yok yani.
2. Lafı uzatıp detaya girmeyin. Detaylarda batarsınız, boğulursunuz haberiniz olsun.
3. Rica edeceğim yalanınıza kapılıp kendinizi de inandırmaya çalışmayın. Bari yalan olduğunu bilin de şizofren bir hal almayın.
4. Karşınızdaki şüphe duymasın kaygısıyla aynı yalanı değişik açılardan tekrar etmeyin. Bir kere söyleseniz yeter. Aksi halde fena dikkat çekiyorsunuz.
5. Yalanı cilalamak adına zincirlemeyin. Bugüne kadar zincirleme yalandan alnının akıyla çıkan bir insanoğlu görülmemiştir. Tek yalandan yırtmanız, en azından affedilmeniz daha olası.
6. Bu da en önemlisi; söylediğiniz yalanı kime söylediğinizi, tam olarak ne söylediğinizi, konunun zamansal sıralamasını falan unutmayın, karıştırmayın.
7. Ve yalanınızın er geç ortaya çıkacağını sakın aklınızdan çıkarmayın. Özrünüzü cebinizde taşıyın.