Üçkonser için İstanbul'u şereflendiren samimi kişilik, kıvrak dişilik, dünya starı insan Jennifer Lopez İstanbul'da daire almış. Oh! Afiyet olsun.
Son günlerde JLO'ya ev satan inşaat şirketi SMS'le soruyor hepimize; kendisiyle komşu olmak ister miymişiz? Ne diyelim; hele ısınsın da bir dahakine sözümüz olsun.
Ne yalan söyleyeyim Jennifer Lopez'le komşu olma fikri içimi kıpır kıpır etmiyor yani. Hele komşu komşunun külüne muhtaçken.
Peki neden? Çünkü kadın yerinde durmuyor ki, evde tuz, şeker bitse, hijyenik pede, muma, ağrı kesiciye sıkışsam yüzde yüz kapı duvar olacak yani.
Diyelim evde, Allah aşkına elin kızı kahve falı bakmasını nereden bilecek. İki lafın belini kırıp fallaşamayız ki.
Bizim Mini'yi acil bırakmam gerekse çocuklar dert. Önemli komşu sorularıma da cevap veremez bu Jennifer.
Mesela; "Bu ay aidat neden böyle, size kaç para geldi?" diye sorulmaz elin starına.
Ya da "Dün gece benimki eve kaçta geldi?" sorusu bütün ayarlarını bozar. Kadın milletinin derdine programlanmamış ki. Gözünü sevdiğimin Emine Teyzesi apartmanda ondan habersiz kuş uçmuyo maşallah.
"Muhteşem Yüzyıl"ı kaçırdığımda sabah ayaküstü konuları da geçemez bana. Nereden anlayacak, ne bilecek. "Hürrem kim?" diye soracak, sinirlerimi zıplatacak.
Üstelik ben komşuya komşu demem aşure pişirip dağıtmayınca. Elin Bronxlusu ne anlayacak aşureden. Sıcak sıcak börek, kek de servis etmez.
Gıdaya girmişken, kuş üzümü, kabartma tozu, dolmalık fıstık, irmik türevi yemeği pişirirken eksikliğiyle son dakika golü çakan şeyler de bulunmaz mutfağında.
Gecenin bir vakti kızlar toplanıp da neden rakıları koymak suretiyle Sezen Aksu'ya bağladığımızı çözemez. Olaya kaynayamaz.
Türk erkeklerini de çekiştiremeyiz, eh ne kadar anlatsak da kadın bizimkileri anlamaz, anlayamaz çünkü aklı almaz, yorumları havada kalır, çaresizlikten saçları beyazlar.
Neticede olmaz yani Jennifer'dan komşu olmaz. Olsa da verim alınmaz. Ne demiş büyüklerimiz; ev alma komşu al.