Üç gecelik Jennifer Lopez şenliklerinden geri kalmamı beklemiyordunuz herhalde.
Olaya ikinci gün Ataşehir'den daldım.
Buyrun notlarım.
Konser öncesi arkadaşlarla buluşma durağımız Ataşehir Big Chef's'ti. Oldu, bu zincir fazlasıyla tuttu. Her şubesi tıklım tıklım, her şubesi aynı kalitede. Ataşehir Big Chef's de gayet başarılı.
Konserin yapıldığı Ülker Sports Arena elimizdeki konser alanlarına ve spor salonlarına bakınca çok iyi. Ayrıca binanın yeniliğini ve düzenini de seviyoruz fakat yine otopark sorunu var. Loca sahipleri dışında arabalarıyla gelenler açıkta kalıyorlar. En modern tesislerimizde bile otopark neden en son akla gelen şey oluyor?
"JLo nasıldı?" sorusuna verilecek çeşitli cevaplarım var tabii. Mesela; yurdumda daha iyisini yapan bir insan evladı olmadığı için "Harikaydı" demek geliyor içimden ancak kendisi son derece sempatik, taş gibi ve top popolu olmasına rağmen performansı "Harika" değildi yani.
İyi de "JLo'dan ne bekliyorsun?" diye soran olursa da diyecek sözüm yok. Kadının şarkıları belli, daha önceki şovları belli. Durduğu yer belli. Şovda bir Madonna, seste bir Whitney Houston, şarkılarda bir Amy Winehouse (rahmetlilerden gidiyorum niyeyse) olmadığını biliyoruz yani. Sessizce izleyip evlere dağılsak olmaz mı?
Peki bünyedeki bu tatminsizlik ne olacak? Kim ne derse desin Youtube dünyası heyecanımızı bitirdi. Artık en favori sanatçıların karşısında bile sürprizsiziz, soluğumuzun kesilmesi neredeyse imkânsız.
Tek amacımız orada olduğumuzu belli etmek, cep telefonuyla görüntüler çekmek, çektirmek. Halbuki on yıl önce olsaydı şu konser, nasıl da etkilenecektik.
Neden olduğu önemli değil ama birşeylerden, birilerinden, bir sözden, bir bakıştan etkilenmek ne güzel birşeydi değil mi?
İktidar ve güç dışında en son ne zaman iliklerine kadar etkilendiğini şıp diye söyleyebilir misin?