Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk yayınında Maliye Bakanlığı yaptığını söylemiş.
Dili mi sürçmüş, sonra düzeltiyor mu diye videonun devamını da izledim...
Ne yazık ki hayır. Üstelik "Bakın Ben Maliye Bakanlığı yaparken... Ben Maliye Bakanlığı yaparken mesela bir mühendis..." diye iki kez üstüne basa basa tekrarlıyor.
Bence sorunumuz artık "gaf" aşamasını çoktan aştı.
Karşı karşıya olduğumuz Kemal Bey'in miting meydanında ülkenin Cumhurbaşkanına "Benim adımı yolsuzlukla anarsan ananı..." dedikten sonra "neyse söylemeyeyim" diyerek gülmesi gibi patavatsızlıktan, çiğlikten falan ibaret değil.
"Atatürk'ün Genel Başkanlığı koltuğunda oturuyorum" dedikten sonra Polatlı çevresinde yapılan Sakarya Savaşı'nı anmak için Sakarya'da program düzenlemesi gibi asgari genel kültür eksikliğinden de bahsedemeyiz.
Çünkü, tıpkı Mersin'i Güneydoğu'da sanması, Çorum'u ülke bilmesi, Zonguldaklı Uzun Mehmet'i Uzun Hasan yapması gibi, bu rezalet olsa olsa Kılıçdaroğlu'nun ve ona "Efendim yanılıyorsunuz ne Sakarya'sı" diyerek karşı çıkacak tarih bilgisine sahip olmayan en yakın çevresindeki 100 kişinin zır cahil olduğunu gösterir.
Ve "Eğitimli" oldukları için CHP'ye oy verdiklerini söyleyen seçmenleri memnunsa bize bir şey söylemek düşmez.
Ne var ki burada bambaşka bir sorunla muhatabız.
Hayır, yalandan da öte bir durum bu.
Zira Kemal Bey böyle bir yalanın ortaya çıkmamasını düşünemeyeceğine göre Maliye Bakanlığı yaptığına inanıyor olmalı değil mi?
Farkındasınızdır. İlk kez de olmuyor. Kılıçdaroğlu'nun "Hz. Ali'nin kitapları var ben okudum, siz nasıl okumazsınız" dediğini unuttuk mu mesela?
Kimse sormadan Alevi'yim diye ortalığa fırlayan ve siyaseti mezhep seviyesine indirgemekten çekinmeyen 74 yaşındaki "Dersimli bir dede", Hz. Ali'yi kitaplar yazmış bir din alimi sanamayacağına göre bunun izahı nedir?
Belli ki Hz. Ali'nin olmayan kitaplarını okuduğunu düşünüyor ve buna canlı yayında söyleyecek kadar inanıyor!
Benim de aklıma Fight Club filmi geliyor (ikinci gelen filmi sonda söyleyeceğim) ama artık "sanrı" mı dersiniz "hezeyan" mı size kalmış....
Biliyorum, bu toplara girmez ama cevabı en iyi psikiyatr Gülseren Budayıcoğlu verir aslında...
Şaka yapmıyorum. Psikiyatrlarımız göreve!
Çünkü Kemal Bey'in yaş vb. sebeplerle akıl sağlığında bir sorun yoksa ve sistematik olarak saçmalamasının sebebi taktikse (olmayana ergi, Reductio ad absurdum) bu açıkça gerçeklik algımızı, ülkeyi ve siyaseti terörize etmektir.
Bu arada röportajı yapan Serap Belet ve Kürşat Oğuz neden "Pardon Maliye Bakanı mıydınız?" diye sorma, düzeltme ihtiyacı duymadılar merak ediyorum.
İkisi de programın tek konuğunun söylediklerini aynı anda duymamayı başardılarsa, rejide röportajı takip eden de mi yoktu? Oysa Kemal Bey adeta her bir sunucu için bir kez söyler gibi iki kez "Ben Maliye Bakanıyken" diye tekrarladı. Hatta gazetecileri "Bakanlık anılarını" dinlemeleri için de "özür dilerim" diyerek uyardı.
Herhalde akıllarına, o sözleri duyunca gözümde canlanan, "Neşeli Günler" filminde "Bakanlık teklifi aldım" diyerek yeğenlerini kandırmaya çalışan Ziya rolündeki Şener Şen'e Münir Özkul'un "Ne bakanlığı olacak, palavra bakanlığı. Atma Ziya..." diye ayar verdiği o unutulmaz sahne geldi sanırım, daldılar...