Sakarya, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan bir ildir.Sakarya'nın kuzeyinde Karadeniz, batısında İzmit, Bursa, doğusunda Düzce ve güneyinde de Bolu ve Bilecik bulunmaktadır. Sakarya Nehri, Sakarya'nın Karasu ilçesinde Karadeniz'e dökülür.
Sakarya'nın İlçeleri : Adapazarı, Akyazı, Arifiye, Erenler, Ferizli, Hendek, Karapürçek, Sapanca, Serdivan ve Söğütlü'dür.
Sakarya'da ekonomi olarak tarım en başta gelmektedir.Hendek,Karasu ve Kocaali ilçelerinde fındık yetiştirimi mevcuttur. Ayrıca mısır yetiştirimi de yapılmaktadır.2011 yılında yapılan nüfus sayımında nüfusu 888.556'dır. Sakarya,toplam nüfusuyla Marmara Bölgesi'nin İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Balıkesir'den sonra 5. büyük ilidir.
Bazı kaynaklara göre İle adını veren Sakarya Irmağı Frigler döneminde en önemli Frig tanrılarından olan Sangari'nin adını taşıyordu. Bu ad, Helenistik Çağda Sangarios biçimine dönüştü ve uzun yıllar bu şekilde kullanıldı. Ayrıca eski Yunanlıların Sakarya Irmağı'na "Saldırgan" anlamına gelen Zakharion adını verdikleri de bilinmektedir. Bu ad daha sonraki yıllarda dönüşüme uğrayarak Sakarya biçimini almıştır.
Tarih
İlk çağlar
Yapılan kazılar ve bulgurların tarihi bilgileri sayesinde; bölgede MÖ 300 ile 395 yılları arasında başkenti NikoMedya (İzmit) olan Roma'lıların Bitinya eyaleti bulunmaktaydı.[5] Kandıra, Kaynarca, Hendek, Karapürçek ve Taraklı'da rastlanan bazı bulgularca da bölgenin miladın hemen öncesi ve sonrasında Bitinyalıların egemenliğinde yaşadığı kesinleşmektedir. Bölgede inşa edilen Seyifler, Harmantepe, Tersiye, Paşalar, Çobankale, Mekece kaleleriyle, I. Justinianos'un 562 yılında Sakarya Nehri'nin üzerine yaptırdığı Beşköprü' çok sağlamdır.
Osmanlı Dönemi
13. yüzyılın sonlarına doğru Konuralp, bugünkü Adapazarı Havzası'nı fethetmiştir.İlk olarak batı Türkistan ve Azerbaycan'dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve kentler kurmuşlardır. Adapazarı, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada biçimindeki kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada Kadılığı'na yazılan ve bu yöreden nahiye diye bahseden bir ferman şehrin tarihini anlatan ilk belgelerdendir.
Kurtuluş Savaşı
Atatürk, bir yandan iç işlerle uğraşıyor, bir yandan da yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu. Yunanlılar Sakarya çevresinde saldırıya geçmişlerdi. Atatürk, 5 Ağustos 1921'de Büyük Millet Meclisi'nden başkomutan olarak yetki aldıktan sonra, 12 Ağustos'ta Polatlı'daki cephe karargâhına gitti. Savaş 23 Ağustos'ta başladı. Geceli-gündüzlü üç hafta sürdü.
Bu savaşın kazanılmasında Atatürk'ün sarsılmaz isteminin çok büyük payı oldu. Savaşın ilk günlerinde cephemiz zaman zaman bozuluyordu. Atatürk, Sakarya Savaşı'nın bu çetin günlerini şöyle anlatıyor:
Şive
Sakarya ilinde kullanılan Türk şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre şöyledir:
Ekonomi
Coğrafi konum itibari ile sanayi, tarım ve turizm yatırımlarına uygun bir nitelik taşımaktadır. Özellikle İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgeninde sanayinin yoğunlaşması, müteşebbisleri yeni yatırım alanları arayışlarına yönlendirmiş dolayısıyla da alternatif bir yatırım alanı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. İlde sanayinin sağlıklı bir biçimde oluşup gelişmesi birinci organize sanayi bölgesindeki özel sektör yatırımlarının tamamlanması ve ikinci organize sanayi bölgesinin hayata geçirilmesi ile mümkün olacaktır.
Sanayinin yanı sıra tarım ve hayvancılıkta ilimiz ekonomisinde önemli bir paya sahip olup aktif nüfusun %50'ye yakın bir bölümü tarımla uğraşmaktadır. Ayrıca sığır besiciliği ve tavukçuluk ilimiz ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Konum itibariyle ülkemizin sosyo-ekonomik açıdan en gelişmiş yöresi olan Marmara Bölgesini Anadolu'nun diğer bölgelerine bağlayan ana ulaşım akışı üzerinde yer alması ilin iç turizmine de büyük canlılık getirmektedir. Özellikle termal kaynaklar bakımından oldukça zengin bir potansiyele sahiptir.
Bulunduğu coğrafyanın yer altı ve yerüstü zenginlikleri Sakarya'yı bugün gelişmekte olan Türkiye sanayisinin en gözde illerinden birisi durumuna gelmiştir. TEM ve D-100 (Eski E-5) uluslararası karayolları ile Haydarpaşa-Arifiye demiryolu hattı Avrupa'yı, Asya'ya bağlayan uluslararası karayolu ulaşımı olarak Sakarya'nın coğrafi konumunu öne çıkarmaktadır.
Ekonomisi bugüne kadar tarım ve ticarete bağlı olarak gelişen Sakarya, 1990 yılların başından itibaren sanayi ağırlıklı bir gelişim içine girmiştir. 1990 nüfus sayımında %55'ten fazlası kırsal kesimde yaşarken, sanayinin çok kısa zaman içerisinde büyük bir gelişim göstermesiyle, 1997 yılında şehirlerde yaşayan nüfusun oranı %69'a yükselmiştir. Ekonomik gelişme verilerine bakıldığında, şehirde yaşayan nüfus oranının yakın zaman içinde hızla artacağı görülmektedir. Ancak 1999 yılında yaşadığımız deprem nedeniyle şehir nüfusunun büyük bir kısmı kırsal kesime kaymış durumdadır. İlde 40 bine yakın konutun hasar görmesi nedeniyle insanlar binalarında oturamamaktadır. Fakat kalıcı konutların tamamlanmasıyla nüfusun bir kısmı şehre geri dönmüştür.
Tarım ve hayvancılık
Tarım Sakarya'da gün geçtikçe artmaktadır. Çoğunlukla fındıkla gelir sağlanmaktadır. Fındığın yanında patates ve pancar da önemli bir yer alır. Geyve'de kiraz,elma ve Taraklı'da enginar üretimi oldukça fazladır. Ayrıca köyler ve alanın müsait olduğu yerlerde de hayvancılık yapılır.
"Meydan muharebesi 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyor, sol cenahımız Ankara'nın 50 kilometre cenubuna kadar çekilmişti. Ordumuzun cephesi garba iken cenuba döndü, arkası Ankara'ya iken şimale verildi. Tebdil-i cephe edilmiş oldu. Bunda hiç beis görmedik. Hatt-ı müdafaalarımız kısım kısım kırılıyordu. Fakat derhal kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden tesis ediliyordu. Hatt-ı müdafaaya çok rapt-ı ümit etmek ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü ile münasip uzun mesafe geriye çekilmek nazariyesini kırmak için, memleket müdafaasını başka bir tarzda ifade ve bu ifademde ısrar ve şiddet göstermeyi faydalı ve müteessir buldum. Dedim ki: Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için, büyük, küçük her cüz-i tam bulunduğu mevziden atılabilir fakat küçük, büyük her cüz-i tam ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip, muharebeye devam eder!"
İklim
Yazları sıcak ve yağışlı (Karadeniz iklimi), kışları bol yağışlı ve soğuk, özellikle Geyve, Hendek, Akyazı, Taraklı ve Sapanca ilçelerinde diğer ilçelere göre daha soğuk geçer. Yüksek kesimlerde kışın yağış genellikle kar şeklinde olur.