YAVUZ DONAT

Ateşle oynama

Ramazan Bayramı ile birlikte... Manevi iklimin, siyaset iklimini de etkilemesini beklerken... O da ne?
Protesto... Eylem... Miting... Yüksek tansiyon yetmezmiş gibi... Bir de boykot:
"Şu kahveyi içme, bu otomobile binme, filanca mobilyacıdan koltuk alma, falanca televizyonları izleme, Sayısal Loto, İddia oynama."
Yetmeyince... Bu boykot beklenen etkiyi göstermeyince...
Gelsin genel boykot... "Çarşıya çıkma... Alışveriş etme."
Kasap... Bakkal... Manav... Berber... Benzinci... Fırıncı... Lokantacı... "Ne hâli varsa görsün."
Siyaset, sorumluluktur.
Önünü arkasını düşünmeden yapılan sokak ve genel boykot çağrıları ise... Tam bir sorumsuzluktur.

***

SINIRLARI AŞMADAN

Protesto... Gösteri... Miting... Demokratik... Anayasal haktır.
Ama... Sınırları aşmadan.
Sınırlar... Ekonomiyi baltalayacak çağrılar yapmayacaksın.
Kapı, cam, çerçeve kırmayacaksın.
Küfretmeyeceksin.
Vandallık, özgürlük değildir.
Esnafın ekmeği ile oynamak, demokratik hak hiç değildir.

***

TAŞ... CAM, ÇERÇEVE... VE OY

Askeri darbe... 27 Mayıs 1960... Sonra genel seçim... 15 Ekim 1961... Siyasi gerilimin yüksek olduğu bir dönem.
Ve dönemin iki gazetesi... Yeni İstanbul Gazetesi ile Adalet Gazetesi.
Başbakan İsmet İnönü'yü eleştiriyorlar... Demokrat Parti'nin devamı olan Adalet Partisi'ni savunuyorlar.
Eylem...
Sokak gösterileri... Adalet Partisi Genel Merkezi taşlanıyor.
Yeni İstanbul Gazetesi... Adalet Gazetesi... Camları, çerçeveleri kırılıyor.
Sonra... Sandık ortaya konuyor... Seçim... 10 Ekim 1965.
Adalet Partisi'nin oyu... Yüzde 52.9.
Rekor... Çok partili siyasi hayatta, bu yüzdeyi yakalayan bir başka parti yok.

***

BİLİYOR MUYDUNUZ?

Seçim yarışı... 1991... Merkez solda iki parti kıyasıya çekişiyor.
Biri... Erdal İnönü'nün genel başkanlığını yaptığı SHP... Sosyal Demokrat Halkçı Parti.
Diğeri... Siyaset yasağı kalkan Bülent Ecevit'in genel başkan olduğu DSP... Demokratik Sol Parti.
İki partinin tabanı da, Cumhuriyet okuru.
Gazete... Hani ne derler? "İki arada bir derede."
Gazete yönetimi düşünüyor, taşınıyor... Ve tercihini... Ağırlığını SHP'den... İnönü'den yana koyuyor.
Ve... Seçim meydanları... Kapalı salon toplantıları... Ecevit, Cumhuriyet'e vuruyor... Boykot çağrıları yapıyor.
Ateşli DSP'liler... Gazeteyi yırtıyorlar... Yakıyorlar.
Bülent Ecevit... Erdal İnönü... Bugün, hayatta değiller... Rahmetle anıyoruz.
Ama... Cumhuriyet Gazetesi... Dün vardı... Bugün de yayınına devam ediyor.

***

ADALET... HUKUKUN RUHU

Cumhuriyet Halk Partisi ne yapmak istiyor?
İmamoğlu'ndan... Köroğlu... Dadaloğlu... Halk kahramanı yaratmayı mı?
Sokak eylemleriyle... Boykotla... Önseçimle... İmza kampanyasıyla... İmamoğlu'nu aklamayı... Cezaevinden çıkarmayı mı?
Bunlar... Boş işler.
Yargıya saygı duyacağız... Yargının kararını bekleyeceğiz.
Sloganla, eylemle halkı heyecanlandırmak mümkün.
Ama yargıç, sloganlara değil, önündeki dosyaya bakar.

***

İKİ MEZAR

Öfke... Kin... İntikam hırsı...
Hiddet... Kızgınlık... Bağırıp çağırmak...
Yumrukları sıkmak...
Gözlerin önüne inen bir perdedir...
Gerçekleri göremezsin.
Bir söz var... Hatırlatmanın tam zamanı:
"İntikam almak isteyen iki mezar kazsın."

***

MANZARA

Hırs büyüdükçe akıl tatile çıkar.
Nezaket... Köşesine çekilir.
Üslup... Kirlenir.
Öfke... Bayram yapmaya başlar.
Günümüzün manzarası bu.
Türkiye'ye de... Siyasete de... Yakışmayan bir manzara.

***

YORUMSUZ

Bilge Kağan... "Yazıtları" eski Türk anayasası:
"Her ne edersen et, yargılanacağını her daim aklında tut... Her kim olursa olsun, haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak... Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek."
Ve... Hazreti Ali'den de bir çift söz:
"Haramdan mal yığmak balon gibidir... Şişer şişer ve birden patlar."

***

BAŞUCU KİTABI

Ahmet Mumcu... Profesör... "Hocaların hocası.
Osmanlı Devleti'nde Rüşvet. Ahmet Mumcu'nun kitabı... 382 sayfa.
Siyasete ilgi duyan herkesin başucu kitabı olmalı.
Sayfa 1... Ve ilk cümle:
"Rüşvet... Örgütlenme yoluna girmiş bütün insan topluluklarında varlığını daima sürdürmüş en eski sosyal dertlerden birisidir."
Sosyal dert... Dünyanın her yerinde... Kanayan yara.
Rüşveti alan da veren de... Kim olursa olsun, hesabını vermeli.

***

SAPANCA-SAKARYA KANALI

Kitaptan (Osmanlı Devleti'nde Rüşvet...) bir rüşvet olayı... Sayfa 97.
Sapanca Gölü ile Sakarya Nehri'ni kanal ile birbirine bağlamak... Bizanslılar zamanında düşünülmüş.
Osmanlı döneminde uygulamaya konulmuş... Fakat... İşin içine rüşvet girdiği için vazgeçilmiş.
Sonra... 1503-1509... Kaptan-ı Derya Sinan Paşa, bu konuda ciddi bir etüt yaptırmış... Yine rüşvet... Yine engelleme.
1653... Kanal, bir kez daha ele alınmış... Hatta kazısı başlamış.
Ama... Bölgedeki bazı nüfuzlu kişiler... Rüşvete başvurmuşlar... Proje durdurulmuş.
Kitapta... O kadar çok rüşvet olayı var ki.

***

DÜRÜSTLÜK

Seçme sözler...
Büyük olma yolundaki ilk adım, dürüstlüktür.
Dünyada, dürüst insanı kandırmaktan daha kolay bir şey yoktur.
Dürüstlük, bütün yaratılmışlara şefkat ve merhametle yaklaşmaktır.
Dürüstlük... Her ortamda tutarlı ve onurlu duruşunu muhafaza edebilmektir.
Ama... Fakat... Lakin... Unutmamak gerekir ki...
"Dürüst olmak ile dürüstü oynamak aynı şey değildir."

***

VE... GÜNÜN SÖZÜ

Bir insan, parmağını başkasına uzatınca, üç parmağın da kendisine doğru uzandığını unutmamalıdır.


Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yavuz Donat | Ateşle oynama

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.