Japonya Doğu Asya'da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus'ta bulunan Japonya Japon Denizi'nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi'ne ve Tayvan'a kadar uzanır.
Japonca adını oluşturan kanji karakterler "güneş" ve "köken" anlamına gelir. Bu nedenle Japonya "Doğan Güneşin Ülkesi" diye de bilinir. Japonya coğrafî yapısı bakımından 6.852 adadan oluşan bir takımadadır. Bu adaların en büyükleri olan Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku adaları ülkenin %97'sini oluşturur ve genellikle ev adaları olarak anılır. Ülke sekiz bölgede 47 prefektörlüklere ayrılmıştır; Hokkaido en kuzey eyaleti ve Okinawa ise en güney eyaletidir. Japonya, Endonezya'dan sonra 2. en kalabalık ada ülkesidir. Adaların çoğu dağlıktır ve bazıları yanardağlardan oluşur. Japonya'nın en yüksek dağı olan Fuji Dağı bir yanardağdır. Japonya yüzde 98.5'i Japon olan 126 milyonluk üfusuyla dünyanın nüfus açısından onuncu en kalabalık ülkesidir. Honshu'da bulunan Büyük Tokyo Metropolü, fiili başkent Tokyo ve bulunduğu alan çevresinde bulunan prefektörlükler ve şehirlerle birlikte 30 milyonunun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en büyük metropoliten alanıdır.
Arkeolojik araştırmalar Paleolitik çağın son döneminden beri insanların Japon adalarında yaşadığını gösterir. Yazılı tarihte Japonya'nın adı ilk olarak 1. yüzyıldan kalma Çin metinlerinde geçer. Japonya'nın tarihi dış dünyadan etkilendikten sonra çok uzun yıllar boyunca tecrit edilmesiyle şekillenmiştir.
12. yüzyıldan 1868'e kadar Japonya, İmparator adına hüküm süren ardışık feodal askeri şogunlar tarafından yönetildi. Japonya, 17. yüzyılın başlarında uzun bir tecrit dönemine girdi ve 1853'de ABD filosunun Japonya'yı Batı'ya açmaya zorlamasıyla sona erdi. Neredeyse yirmi yıllık iç çatışma ve ayaklanmadan sonra, İmparatorluk Mahkemesi, 1868'de Chōshū ve Satsuma'dan gelen birkaç klanın yardımı ile siyasi gücünü yeniden kazandı ve Japon İmparatorluğu'nu kuruldu. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, Birinci Çin-Japon Savaşı, Rus-Japon Savaşı ve I. Dünya Savaşı'ndaki zaferler, Japonya'nın artan militarizm döneminde imparatorluğunu genişletmesine izin verdi. 1937’deki İkinci Çin-Japon Savaşı, 1941’de, 1945’te Japon teslim oluşu ardından sona eren İkinci Dünya Savaşında genişledi. 1947 yılında anayasanın kabulünden beri Japonya parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. Devletin başı Japon imparatoru, hükümetin başı ise başbakandır. Seçimle işbaşına gelen bir parlamentosu vardır.
Japonya, ASEAN Plus mekanizmasının, BM, OECD, G7, G8 ve G20'nin bir üyesidir ve büyük güç olarak kabul edilir. Japonya, Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya göre üçüncü ve GSYİH SAGP'ne göre dördüncü en büyük ekonomiye sahiptir. Dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı ve ithalatçısıdır.
Japonya yüksek vasıflı ve eğitimli bir işgücünden faydalanır; yükseköğretim diplomasına sahip dünyanın en büyük vatandaş oranı arasında. Resmi olarak savaş ilan etme hakkından vazgeçmiş olmasına rağmen, Japonya, kendini savunma ve barışı koruma rollerinde kullanılan, dünyanın sekizinci büyük askeri bütçesiyle modern bir orduyu sürdürüyor; 2015 yılında dünyanın en güçlü dördüncü ordusuna sahipti. Japonya, çok yüksek bir yaşam standardı ve İnsani Gelişme Endeksi ile gelişmiş bir ülkedir. Nüfusu, dünyadaki en yüksek yaşam beklentisine ve üçüncü en düşük bebek ölüm oranına sahiptir, ancak yaşlanan nüfus ve düşük doğum oranı nedeniyle sorunlar yaşıyor. Japonya, tarihi ve kapsamlı sineması, etkili müzik endüstrisi, anime, video oyunları, zengin mutfağı ve bilim ve modern teknolojiye yaptığı önemli katkılar ile ünlüdür.