Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Küresel rekabet ve ‘Değer Zinciri’

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Dünyanın önde gelen 40 ekonomisi için önümüzdeki dönem önemli sınamalara işaret ediyor. Küresel ekonomi-politik sistemin önde gelen aktörleri, kurumları adeta bir '3. Dünya Savaşı' senaryosundan söz eder cümleler sarf ediyorlar, uyarılarda bulunuyorlar. Dünya ekonomisini temsil eden milyonlarca şirket ve işletme, milyarlarca insan '3. Dünya Savaşı' senaryolarını, küresel sistemin kaosa sürüklenebileceği yönündeki teorileri doğal olarak önceliklendirmiş değiller. Bununla birlikte, küresel ve bölgesel 'güç merkezleri' arasındaki jeopolitik ve jeoekonomik gerginlikler tırmanmaya devam ederek başka bir seviyeye çıkar ise, küresel ticaret ağı bambaşka bir 'kriz yönetimi' sürecine geçebilir.
Bu konuyu ilerleyen dönemdeki gelişmelere bağlı olarak bir kenarda tutmak üzere, küresel rekabette önde gelen 40 ülke için bu dönemde hareketlilik kazanmış olan bir önemli başlığı irdeleyelim: 'Değer Zinciri'. Bu konu içinde bulunduğumuz dönemde üç boyutta ele alınıyor. Birinci boyut, ülkenin küresel değer zincirindeki konumunu irdelemesi. İkinci boyut, ülkenin stratejik önemdeki sektörlerinin değer zinciri modelinin gözden geçirilmesi. Üçüncü boyut, ülkenin farklı bölgelerinin değer zincirindeki rollerinin yeniden tanımlanması. Birinci boyut, önde gelen 40 ülkenin dünya ekonomisi ve küresel ticaretteki mevcut konumu 'sürdürebilir' kılmak ve/veya daha da perçinlemek açısından önemli.
Ülke ekonomisi ürettiği ürünlerinin kalitesi ile, teknoloji düzeyi ile, stratejik alanlardaki beklentileri karşılama kabiliyeti ile küresel değer zincirinde güçlü, hatta 'vazgeçilmez' bir rol üstlenebiliyor mu? Türkiye küresel savunma endüstrisinde böyle bir konumu yakalamak üzere etkili ve kararlı adımlar atmayı sürdürüyor. Havacılık ve uzay, ulaşım araçları, dijital teknolojiler, enerji teknolojileri, makine ve metalürji Ülkemizi küresel değer zincirinde iddialı bir noktaya getirebilecek miyiz? ABD, AB, Japonya, önde gelen ekonomilerde dahi son dönemin hareketli başlığı olan 'agresif sanayi politikaları' başlığı altında yer alan temel gerçek bu. Türkiye, başta turizm ve ağırlama endüstrisi, uluslararası havayolu taşımacılığı, küresel hizmetler endüstrisinin 'değer zinciri'nde de konumunu perçinliyor.
Unutmayalım, küresel değer zincirinde ülkemizin ve şirketlerimizin her elde ettiği 'sürdürülebilir' konum Türkiye Ekonomisine yüksek katma değer ve yüksek ihracat olarak geri dönüyor. Bu nedenle, geleneksel sektörlerimizle de küresel değer zincirinde pozisyonumuzu güçlendirip 'yüksek katma değer'e ulaşmak mümkün. Bu nedenle, Türkiye'nin en stratejik 35 sektörünü masaya yatırıp, sektörlerimizin 'değer zinciri'ni de detaylı analiz edip, yerli ve milli hamleleri yoğunlaştırıp, sektörlerimizin katma değerini katlamak kritik önemde. Dünyanın önde gelen 40 ülkesi, bugün kendi ülkelerinin stratejik sektörlerinin değer zincirini tek tek masaya yatırıp, 'dışa bağımlılık'tan enerji modeline, karbon ayak izinden tedarik zincirine geniş kapsamlı çalışmalar yürütüyorlar.
Bu da bizi üçüncü boyuta taşıyor. Önde gelen 40 ekonomi sadece stratejik sektörlerinin değer zincirini değil, ülkenin farklı bölgelerinin ülke ekonomisinin değer zincirindeki konumunu da detaylı olarak analiz ediyorlar. Bu da 'sürdürülebilir kalkınma' adına ülkenin farklı bölgelerine yeni görevler tanımlamak anlamına geliyor. Bu başlıkların tümü Ülkemizin de radarında. Üzerinde zihin yormayı sürdüreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA