Bugün, sanık yakınları büyük bir üzüntü yaşıyor. Önemli bir şok. Bekleniyordu ama belki bu kadarı değil. Balyoz'a göre çok daha ağır cezalar çıktı. Çünkü birinde mahkeme "darbeye eksik teşebbüsten" ceza verdi; Ergenekon'da ise, hem "terör örgütü üyeliği" söz konusu, hem de "darbeye tam teşebbüs."
Bazı meslektaşlarımız da bu ağır cezalardan nasibini aldı. Tuncay Özkan müebbet hapis, Mustafa Balbay 34 yıl.
Mahkûm olan herkesin Ergenekon üyesi olduğuna ya da bir darbe teşebbüsü içinde bulunduğuna dair tam ve kesin bir kanaatim yok. Meselâ Tuncay Özkan, o devirde askerlerin sözü geçtiği için, gazetecilikteki konumunu muhafaza edebilmek amacıyla, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı Levent Ersöz'le yakın ilişki kurmuş olabilir. Mustafa Balbay, aynı siyasi gayeyi paylaştığı için, belki de biraz teşvik ederek, darbe hazırlayanlara yaklaşmış olabilir. Kemal Gürüz, Kemal Alemdaroğlu, Ferit Bernay, Fatih Hilmioğlu vs. gibi rektörler, hükümet yeni bir YÖK tasarısı hazırlarken (2003), tasfiye edilmekten korktukları için Şener Eruygur ile Jandarma Genel Komutanlığı'nda gizli bir toplantı yapmış olabilir. Orada, hükümete karşı direnme kararı almışlardır. Her biri laikliği korumak için birer Kubilay olmaya hazırdır. Bu fiiller acaba, Ergenekon üyesi olmak için yeterli mi? Ya da darbe teşebbüsünün kanıtı sayılabilir mi? Bana daha ziyade, laikçi ve çıkarcı bir grubun, askere arkasını yaslayarak, bir imtiyaz elde etme davranışı gibi geliyor.
Tek tek kişileri ele alacak değilim. Dar kapsamlı sivil bir kadro, belki bu yapıdan haberdardır. Fakat o dönem, askerle ilişkiye geçen herkesin darbeci olduğunu söyleyemeyeceğim.